İnsanlar birbirlerine neden üstün gelmeye çalışırlar?
İyi ya da kötü anlamda enerjisi bizden daha kuvvetli yani ilişki içinde daha fazla yer kaplamaya müsait insanlar…
İyi ya da kötü anlamda enerjisi bizden daha kuvvetli yani ilişki içinde daha fazla yer kaplamaya müsait insanlar…
Anlayışsız insan yoktur. Kendi ihtiyaçlarına gömüldüğü için anlamaya fırsatı olmayan insan vardır. “Biz ona bencillik diyoruz” diyebilirsiniz. Haklısınız…
Çocuğumun resmini instagrama koymam sakıncalı mı? Sapık zaten sapık değil mi? Sapık damacanadan tahrik olmuyor mu? Tecavüzcü zihniyetin…
Psikolojimize zararlı kitaplar var mıdır ? DİĞER PODCASTLERİMİZ Spotify’da dinlemek için bağlantıyı tıklayınız. Itunes podcast için Tıklayınız Stitcher’da…
Annesiyle eşi arasında kalan erkekler için Şu ana kadar hep kadınlar için yazdım, kadınların penceresinden kadınlara öneriler sundum…
Fusce volutpat diam sapien, non consectetu aliquam ornare sapien, a suscipit nisi.
Aliquam ornare sapien, a suscipit nisi convallis veltiam gravida felis nec. Vivamus aliquam ornare sapie nec. Fusce molestie adipiscin ornare sapien risus.
Vivamus aliquam ornare sapien non consectetu aliquam ornare sapien molestie semsit sednisinon consectetu aliquam ornare sapien, a suscipit nisi convallis aliquam orn molesti.
Curabitur ut eros ac lacus rutrum auctor quis et turpis. Vivamus pharetra…
Vivamus ullamcorper leo risus, non vehicula odio. In consectetur viverra ante, eget…
Ut enim ad minima veniam, quis nostrum exercitationem ullam corporis suscipit laboriosam,…
Ut enim ad minima veniam, quis nostrum exercitationem ullam corporis suscipit laboriosam,…
Ipsam voluptatem quia voluptas sit aspernatur aut odit aut fugit magni dolores…
Nemo enim tem sequi nesciunt. Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum…
İyi ya da kötü anlamda enerjisi bizden daha kuvvetli yani ilişki içinde daha fazla yer kaplamaya müsait insanlar karşısında hayır demekte zorluk çekeriz. İşler yolunda giderken, üzerinde tartışacak bir mesele yokken sorun da yoktur. Ama biliyoruz ki her ilişki aynı zamanda bir sınır mücadelesidir ve bunun bir yönüyle “kendimiz olma mücadelesi olduğunu” karşımızdaki kişiyle aynı…
Anlayışsız insan yoktur. Kendi ihtiyaçlarına gömüldüğü için anlamaya fırsatı olmayan insan vardır. “Biz ona bencillik diyoruz” diyebilirsiniz. Haklısınız öyle de denebilir. Elbette kimse çıkıp ben bencilim demez. Bencilce tavırlarımız sosyal olarak kabul görmemize engel olur ve bencilliğimizle yüzleşmek istemeyiz. Empatiden yoksun bencil insan; hasta ya da yorgun olmanızla, zor bir gün geçirmenizle ilgilenmez. İlgilenemez çünkü…
Çocuğumun resmini instagrama koymam sakıncalı mı? Sapık zaten sapık değil mi? Sapık damacanadan tahrik olmuyor mu? Tecavüzcü zihniyetin benim koyduğum resimle ne ilgisi var? Sapıklar yüzünden neden çocuğumun resmini paylaşmayayım? Cevap veriyorum. Önce düşüncemi net bir şekilde paylaşayım. Küçük çocukların iradeleri dışında her hallerinin görüntülenerek anne babaları tarafından sosyal medyada paylaşılmasını onaylamıyorum. Peki ama neden?…
Psikolojimize zararlı kitaplar var mıdır ? DİĞER PODCASTLERİMİZ Spotify’da dinlemek için bağlantıyı tıklayınız. Itunes podcast için Tıklayınız Stitcher’da dinlemek için bağlantıyı tıklayınız. RSS için Tıklayınız
Annesiyle eşi arasında kalan erkekler için Şu ana kadar hep kadınlar için yazdım, kadınların penceresinden kadınlara öneriler sundum ama şimdi erkekler için bazı şeyler söylemek istiyorum. Erkeklere hep güçlü olmaları söyleniyor değil mi? Peki erkek bu gücü nerede aramalı? Güç erkeğin neresindedir? Cebinde mi? Çok parası olan çok mu güçlüdür. Para erkeğin güçlü olmasına yeter…
Her şey birden çok kötü olamaz. Hayatımızdaki zorluklar ne kadar ağır olursa olsun iyi giden bir şeyler vardır. İyi ve kötü içinde yaşadığımız hayattan çok o hayatı izleyen gözlerimizde saklıdır. Mutsuzluğumuzun sebebi her şeyin çok kötü gitmesi değil, kötü giden az sayıda şeyi çok abartıyor oluşumuz olabilir. İnsanları oldukları gibi kabul edemediğimizde, değişmeyeceklerini bile bile…
Evlilik hakkında bir laf çıkar ağzından, “Bekara karı boşamak kolay hele bir evlen ondan sonra konuş” derler. Evlenirsin, yine bir yerde laf edersin. “Hele bir çocuğun olsun, ben seni ondan sonra görücem” derler. Çocuk yaparsın, çocukla ilgili bir şey çıkar ağzından; “Bir tane çocukla kolay tabi, iki tane olsun ondan sonra konuş” derler. Neyse zaman…
Sevgilim instagramdan başka kızların resimlerini beğeniyor ne yapmalıyım? Evlenmek üzere olduğum nişanlım başka bir kızla daha berabermiş ne yapmalıyım? Yapılacak şey belli de neden yapamıyoruz? Restinizi çekecek arkanıza bakmadan dönüp gideceksiniz. Henüz ilişki aşamasında bunu yapan biri evlendikten sonra neler yapmaz ki? Ya evliliğe hazır değil karşınızdaki kişi ya da ilişkinizde başka sorunlar var. Ama…
Soru şöyle: “Kızım yere düştüğünde canı yanmamış olsa bile çok ağlayıp benim onu yerden kaldırmamı istiyor.Sizce gidip yerden kaldırmalı mıyım? Nasıl davransam daha doğru olur.” “Kucağa alıştırma sonra hep ister” cümlesiyle başlayan çocuk yetiştirme maceramız, “Çok sevme şımarmasın” “Burnu sürtsün öğrensin” “Yardım etme tembelliğe alışmasın sorumsuz olmasın.” “Bırak kendi yapsın, yardım etme yapamazsa canı yansın…
Kötü, bencil, sadece kendini düşünen çıkarcı insanları kabul edemiyorum diye bir yorum vardı bir önceki yazının altında. Kabul etmeyin zaten. Ama neyi kabul etmeyin. O insanın size bencilce davranmasını kabul etmetin. İzin vermeyin buna. O zaman neyi kabulleneceğiz. O insanın bencil biri olduğunu. Peki bizi tüketen ne? Bir umutla sarıldığımız iyilik düşüncesi. Ben yeterince iyiysem…
Taviz vermek ile kabullenmek arasındaki çizgiyi anlamamız gerekiyor. Kabullenmek karşımızdaki kişiyi olduğu gibi, iyi ve kötü taraflarıyla, doğru ve yanlışlarıyla, hatalarıyla, zaaflarıyla, hoşumuza giden ya da gitmeyen bütün taraflarıyla sevebilme potansiyelidir. Kabullenebilme potansiyeliniz, duygusal olgunluğunuzla doğru orantılıdır. İnsan büyüdükçe, olgunlaştıkça kendini kabullendikçe başkalarını da kabullenebilir. Ama taviz öyle değildir. Taviz vermek kendi değerini bilmemektir. Sınırlarını…
Danışanım seansa beş yaşındaki kızıyla gelmişti. Biz görüşmemizi yaparken çocuk bekleme salonunda babasıyla beraber oturmuştu. Anneyi yolcu ederken çocuğu da görmek için bekleme salonuna çıktım ve ona bir tane çikolata ikram ettim. Annesi “Tülay Teyze’ye teşekkür et hadi “ dedi. Kız utandı ve annesinin arkasına saklandı. Annesi çocuktan daha çok utanmış olmalı ki “Çabuk geri…
Geçen gün çocuğunun ders çalışmadığından yakınan bir anne ile sohbet ediyoruz. Dedi ki “çocuğum ders çalışmıyor”. Peki dedim sen ne yapıyorsun? Dedi anlatıyorum ders çalışması gerektiğini. Ne anlatıyorsun dedim. Derslerin önemli olduğunu, okul puanının üniversite sınavına girişte lazım olacağını, iyi bir okuldan mezun olamazsa başına gelecekleri” Peki dedim sonuç? Bir işe yaramıyor, o kadar dil…
Hakkımızı teslim etmesini beklediklerimizin aslında hakkımızı bizzat yiyenler olması ne acı. Hayatın en trajikomik paradoksu. En çok da kadın erkek ilişkilerindeki hali yıkıcı ve insan “ben bunu hak etmiyorum diyerek ve karşısındakinin yaptığı haksızlığı fark etmesini bekleyerek bir ömrü tüketebiliyor. Benim önerim şu: siz kendi iyi niyetinizden, haklı olduğunuzdan eminseniz ve vicdanınız rahatsa kendinizi anlatmayı…
Özenmek ve kendini başkalarıyla kıyaslamak. Alın size en büyük iki mutsuzluk sebebi. “Onda bu var, bende niye o yok. O buraya gitmiş ben niye gidemiyorum. Ben ondan daha iyiyim neden o benden daha iyi yerlere geldi? Benim ondan ne eksiğim ya da onun benden fazlası var.” İnsan kötü hissettiğinde, haksızlığa uğradığını, hak ettiği yerde olamadığını…
İnsanın hayatına bir sebepten öyle bir karanlık çöker ki bazen, içine düştüğü yangından hemencecik kurtulmak ister. Bir hastalık haberi, ihanetin acısı, kandırılmak ya da başka türlü bir kayıp olabilir konu. İnsan yaşadığını inkar eder önce. Sonra da acele eder. En büyük kayıpları da o acele esnasında verir. Her şeyin hızlıca normale, eski haline, alıştığı şekline…
Bir şeyi istemek başka, niyetine koymak başkadır. İstemek kolaydır, herkes her şeyi isteyebilir. Ama niyetlenebilmek herkese nasip olmaz. İnsan niyetlenme gücünü kalbinin temizliğinden alır. Her şeyde mantık arayan insan sadece ister, aklı zorluklara takılır, olmazları görür, gözünde büyütür. Sonra her şey çok zor gelir. Boş verir, üşenir, erteler. Ruhsal gücü zayıf, teslimiyeti olmayan insan niyet…
Bir şeyi istemek başka, niyetine koymak başkadır. İstemek kolaydır, herkes her şeyi isteyebilir. Ama niyetlenebilmek herkese nasip olmaz. İnsan niyetlenme gücünü kalbinin temizliğinden alır. Her şeyde mantık arayan insan sadece ister, aklı zorluklara takılır, olmazları görür, gözünde büyütür. Sonra her şey çok zor gelir. Boş verir, üşenir, erteler. Ruhsal gücü zayıf, teslimiyeti olmayan insan niyet…
Bizden daha kötü olanların bizden daha iyisini yapabilmesinin adıdır kıskançlık. Bizden zaten iyi olduğunu bildiklerimizin yaptıklarını kıskanmayız. Biz zaten onun yaptığını yapamazdık biliriz. Ama “ben yapardım” dediğinizde, hatta daha iyisini yapabileceğinizi hissettiğinizde içiniz burulur. Ben ondan daha yetenekliydim, daha güzeldim, sesim daha güzeldi, daha komiktim daha akıllıydım deseniz de nafile. Kendini ziyan ettiğini anlamana sebep…
Birbirini çok seven iki insan bile sürekli mukayeseye edilirse birbirlerine düşman olabilirler. Kardeşler, kuzenler, okul arkadaşları arasında zaten tatlı bir rekabet vardır. Bu tatlı çekişme acımasız bir rekabete ve düşmanlığa dönüşüyorsa sorumlusu onları birbiriyle yarıştıran ebeveynlerdir. Evet biliyorum; çocuğunuzu kimseyle kıyaslamayın, birilerini örnek göstermeyin önerilerini defalarca duydunuz ve artık bu hatayı yapmadığınızı düşünüyorsunuz. Kendini yetiştiren…
Bir kaç kilo fazlam olduğuna kanaat getirdiğim ilk zamanlarda 55 kiloydum. (Boyum 176 bu arada) yürüyüş yapıyorum, step yapıyorum. O yıllarda step çok moda. Gel zaman git zaman 59 kilo oldum. Nasıl oldum da oldum anlamadım. Dedim ki biraz zayıflamam lazım. 55 olsam yeter. Döndük mü başladığımız yere. Yok hayır tabi ki dönemedik. Ben o…
Hayatta ne iş yaparsanız yapın, nereye giderseniz gidin sorunlar ve kafanıza takacağınız bir şeyler olacaktır. Sorunsuz hayat, bedelsiz seçim yoktur. Dışarıdan nasıl görünürse görünsün herkesin kafasına doladığı bir derdi vardır. Başarılı, mutlu, dertsiz görünen insanların farkı kafalarına neyi takıp, neyi boş vermeleri gerektiğinin ayrımını çok iyi yapmalarıdır. Aslında olgunluğa giden yol, doğru yerde boşverip, neyi…
İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız her ortamda ona göre davranın. Kimse size kendinize davrandığınızdan daha iyi davranmaz. İnsanlar onlara nasıl davrandığınıza göre değil, kendinize nasıl davrandığınıza göre tavır alırlar.
İki kişiyi birbirine düşman etmek istiyorsanız birbirleriyle kıyaslayın. Birbirini çok seven iki insan bile sürekli mukayeseye edilirse birbirlerine düşman olabilirler. Kardeşler, kuzenler, okul arkadaşları arasında zaten tatlı bir rekabet vardır. Bu tatlı çekişme acımasız bir rekabete ve düşmanlığa dönüşüyorsa sorumlusu onları birbiriyle yarıştıran ebeveynlerdir. Bence bunun acımasızca köpek ya da horoz dövüştürmekten bir farkı yoktur.…
Tahammül gücü bittiğinde sevgi de tek başına kalır, çok fazla dayanamaz. O yüzden saçma sapan konularla sevdiğiniz insanı yormayın, yıpratmayın; çünkü onun sabrına gerçekten ihtiyaç duyacağınız zor zamanlarınız olacak. Sevgi, sabır, tahammül hiç kimsede bitmeyen kaynak değildir. İyi bakılmaz, idareli kullanılmazsa tükenir. Çok fazla yorulmuş, tükenmiş, içerlemiş bir insanın, ne kadar severse sevsin; sevgisini sunması,…
Surat asmak ve sitem etmek. Kalbi soğutan iki davranış. Davranış diyorum dikkat ederseniz çünkü bu ikisinin duygu ifade etmekle alakası yok. “Kızdığım için surat asıyorum” “beni kırdı ne yapayım istemeden suratım düşüyor” “Ne olacak şu kadarcık sitem ettiysem insan sevdiğine biraz nazlanamaz mı” demeyin. Bunlar hep çocukçadır ve inanın öyle bir zamanda yaşıyoruz ki kimse…
Hayır diyemediğimiz için yok ki dediğimiz ve gerçekten de yok ettiğimiz şeyler var. İnsan koruyamadığı şeyleri ve hatta kendini bile eğer ki savunamıyorsa yok etmeyi seçebiliyor. Kullanılmaktan ve sömürülmekten kendini koruyamayan insan hiç farkına varmadan kendini baltalama yoluna girebiliyor. Bilinçsizce kendini hasta etmek, yokluğa sürüklemek, aciz duruma düşürmek, zarar veren insanları kendinden uzak tutmaya çalışmanın…
eyzesi Ayşegül’ü ziyarete gelmişti, bir gün kalıp gidecekti. Mevzu balkon terlikleriydi. Teyzesi ev terliğiyle balkona çıkıyor, sigara içip içeri giriyordu. Mevsim kış, hava soğuk, o yüzden de balkon kirliydi. Teyzesi ev terliğiyle balkona çıkıp sonra içerdeki halıya bastıkça Ayşegül çok rahatsız oluyor ama tartışma çıkmasın diye bir şey söyleyemiyordu. Tek söylediği:“Teyze kapının önünde balkon terliği…
İlişkilerinde olumsuz duygularını gösteremeyen bir insan, çok arkadaşı olsa bile kendini yalnız hissedecektir. İnsanın iki yüzü vardır. Bir ilişkide sürekli pozitif tarafını gösteren insanın içinde negatif duygular çöp misali birikir. İçinde çok çöp biriken insan ya hasta olur ya da olmayacak yerlerde, hak etmeyen sakin insanlara patlayarak çöpünü boşaltır. Gerçekten samimiyet içeren ilişkilerde insanlar olumlu…
Zor olan birini kandırmak değil, birinin seni kandırması da değil. En zoru birinin kendini kandırmasını hiç bozmadan izlemek zorunda olmak. Mesela sigarayı bırakmazsa ölecek. Ama diyor ki ben düşük nikotinli içiyorum, zaten az içiyorum, doktor da stres yapana kadar iç daha iyi dedi. Sigara içmezse stresten ölecek ve doktor da izin verdi gibi anlatıyor. Böyle…
İnsanlara bir şey öğretme kaygısıyla öyle doluyuz ki, üzgün bir insana destek olup sakinleştirmeyi beceremiyoruz. İnsan bir hata yapmış ve zaten üzülmüş. Derdini size anlatmış, olan olmuş bitmiş, dönüşü de yok. “Ben bir daha yapmasın diye doğrusunu öğretiyorum, hatasını gösteriyorum” demeyin. Doğrusunu zamanında gösterememişsiniz demek oki! Daha sonra bir ara anlatın bildiğiniz şeyleri. Karşınızdaki kişi…
Sevgili satış görevlisi arkadaşlar ve mağaza sahipleri. Biz müşteriler mağazanıza zaten bir ihtiyacımız için giriyoruz. Beğendiğimiz bir şey olursa alacağız. Ya da bugün sadece bakacağız, müsait bir zamanda alacağız. Ama üç adımda bir, bir görevli önümüze geçip: “nasıl bir şey bakmıştınız, bu markayı duymuş muydunuz, bunu denemek ister misiniz” deyince ben kendimi aslanların arasına düşmüş…
Evlilik hakkında bir laf çıkar ağzından, “Bekara karı boşamak kolay hele bir evlen ondan sonra konuş” derler. Evlenirsin, yine bir yerde laf edersin. “Hele bir çocuğun olsun, ben seni ondan sonra görücem” derler. Çocuk yaparsın, çocukla ilgili bir şey çıkar ağzından; “Bir tane çocukla kolay tabi, iki tane olsun ondan sonra konuş” derler. Neyse zaman…
Birbirimize güzel şeyleri söylemenin maliyeti sudan ucuz bile değil: “Bedava!” Mesela; “Bu üstündeki çok yakışmış” “Teşekkür ederim bu yaptığın ne kadar önemliydi anlatamam” “Minnettarım” “Çok yetenekli olduğunu düşünüyorum. Lütfen bu yolda devam et.” “Hayırlı olsun, yolun açık olsun, her şey gönlüne göre olsun” “Seninle gurur duyuyorum” “İyi ki senin annenim” (eşinim, arkadaşınım, kardeşinim) Yani işte…
Küçüksündür. Çocuğun birinden dayak yersin. Eve koşarsın bütün ümitler annende gibi. Ve annen der ki: “Utanmıyor musun ufacık çocuktan dayak yemeye, sen de bir tane vursaydın ya. Dayak yiyip gelme bir daha yoksa bir dayak da benden yersin”. Yine küçüksündür, top oynarken düşer ağlaya ağlaya eve gelirsin annenin kollarına sığınmaya. Annen der ki “düştün mü…
Bir çocuğu yetiştirebilirsiniz, eğitebilirsiniz. Ona örnek olabilmek de ne güzeldir. Ama anne baba olmak çocuğunuzla canınız nasıl istiyorsa öyle konuşma hakkını size vermez. “Ben onun annesiyim, onun iyiliğini benden daha çok kim isteyebilir ki” demek çocuklara sarf edilen kötü sözleri haklı çıkarmaz. Evet eminim her anne çocuğu için her şeyin en iyisini ister. Ama istemek…
Sevdiğiniz birinin sorunlu bir davranışı olabilir. Belki çok alkol alıyor, aşırı yiyor, sigara içiyor, çok para harcıyor, sürekli borç yapıyor. Onun bu sorunlu davranışı belki sizin de hayatınızı olumsuz yönde etkiliyor. Sürekli alkollü biriyle yaşamak, eşinin aşırı harcamalarından dolayı aile ekonomisinin bozulması zor konulardır. Peki durumu daha da zorlaştırmamak için ne yapabiliriz? Her şeyden önce…
Kendinize, yaratıcıya ve kadere inanın. Bir problemi çözmek için elimizden gelen her şeyi yapmışsak, o problemle ya da ona rağmen yaşamayı ve hayattan keyif almayı öğrenin. En çok acı veren şeylerin son tahlilde herkesin iyiliğine sonuçlanabileceğine inanın. Şu kaktüsün böyle çiçek açtığını görüyorsak her şerrin arkasında bir hayır olabileceğini daha kolay hatırlayın. İşlerini oluruna insanları…
Kötü niyetli olduğunu düşünmediğim ama iyi niyetli olduğuna da emin olamadığım insanlar var. Kötü bir niyetleri yok, zarar vermek istemiyorlar eyvallah. Bilmeden, fark etmeden, kötülük gütmeden yapıyorlar her ne yapıyorlarsa. Ama yaptıkları bana iyi gelmiyor, yoruyor, yıpratıyor. Görmüyor mu peki benim yıprandığımı, soğuduğumu, yaşadığım ıstırabı göremiyor mu? Aynı şekilde davranmayı neden sürdürüyor. Aradan yıllar geçiyor…
Hani bisiklete binmeyi öğrenirken selenin arkasından tutan ve adeta bisiklete üçüncü tekerlek olan biri vardır. Bir eli bisikletin selesinde yanımızda öylece koşar durur. Bir ara hafiften elini çeker, baktı ki gidiyoruz daha fazla çeker elini, azıcık yan yatarsak yeniden tutar. Baktı işi kotarıyoruz, çeker elini seleden ama yanımızda koşmaya ve tutuyormuş gibi yapmaya devam eder.…
Biliyorum eğer haklıysanız haklı olduğunuzu o ya da bu şekilde kanıtlama ihtiyacı duyarsınız. Oysa ki insanların sizi haklı bulmasının içinizi rahatlatmak dışında size bir faydası yoktur. “Ya evet çok haklısın” , “ kesinlikle sen haklısın” , “sana yapılan gerçekten büyük ayıp, haksızlık” sözlerini duyma çabası ve arzusu aynı zamanda insanı zaaflı gösterir. İnsanlar duymaya ihtiyaç…
Sizi üzenleri affedin demiyorum ama arada bir de olsa boşverin. Ne yitirmiş olursanız olun elinizde kalanlar için şükredin. Yaşınız kaç olursa olsun kaçırılmış bir şey yok. Yeni başlangıçlar yapmak için azimle gayret edin. Umutsuzluğa düşmeyin, küsmeyin kaderinize, her daim dua edin. İsyan edip de vazgeçmeyin; sadece biraz daha sabredin. Gerçekler bazen dayanılmaz derecede acı olabiliyor…
Neden kadınlar daha fazla depresyon ve anksiyete tedavisi görüyor? Psikolojik tabanlı hastalıklara ve otoimmün hastalıklara kadınlar neden daha fazla yakalanıyor.? Kadınlar daha zayıf oldukları için mi böyle oluyor? Elbette hayır. Sebep, kadınların sahip oldukları ilişkiyi sürdürmek için daha fazla taviz vermesi, boyun eğmesi ve daha fazla uyum sağlamaya çalışmasıdır. Kadınlar erkeklere göre daha dengesiz değildir.…
Size ait olduğu halde çabalamadan elde edemeyeceğiniz iki kavram: Nasip ve hak. Nasiple başlayalım. “Nasipse ayağıma gelsin” diyebiliriz. Evet her şey nasip kısmet ve kimse kimsenin nasibini yiyemez. Ama yeterince çaba harcamazsam bana ayrılmış olan nasibi ben de yiyemeyebilirim. Nasibin ayrılmıştır ve senin kapına gönderilmiştir. Sen teslim almazsan geri gider, tıpkı eve gelen postalar gibi.…
Mutlu hayat diye bir şey yok aslında, yalnızca mutlu anlar var. Mutlu anları algılayabilen ya da kendini tüm anlara kapatmış dertli zihinler var. Mutlu anlar ısmarlama olmuyor, planlamakla da bizi bulmuyor. Mutluluk sensörleriniz açıksa eğer, hayatın her anında karşınıza çıkmakta olan küçük sürprizleri fark ediyorsunuz. Değilse de güzelliklerin, fırsatların bazen de kısmetlerin yanından öylece geçip…
Bir hedef koyar ve o hedefe ulaşmak için planlar yaparsın. Ama planlar çoğu zaman işe yaramaz. Evdeki hesap çarşıya uymaz. Sende vazgeçersin, “amman boşver iyisi bizi bulmaz zaten” dersin, inancın kaybolmuştur. Kayıtsız bir razı oluş başlar şarkıda da söylediği gibi. Peki neden tutmaz hesaplarımız? Belki de hedef koymuşuzdur ama hedefimizi niyete koymamışızdır. İşte o zaman…
Neden sınır koyamıyoruz, neden bu kadar çok açıklama yapıyoruz ya da istemediğimiz şeylere neden boyun eğiyoruz? Çünkü yeterince nazik olmadığımızda, kendimizi çok net ortaya koyduğumuzda, yapmak istemediğimiz ve aslında yapmama hakkına sahip olduğumuz şeylere hayır dediğimizde RİSK almış oluruz. Neyin risk mi? O ilişkiyi ya da o ilişkinin bize sunduğu konforu kaybetme riski. Sonuçta en…
“Bir ortama girince susuyorum, konu açamıyorum, ne konuşacağımı bilemiyorum” diyenler oluyor. Konu bulamayınca da kendisi hakkında konuşuyor ve daha sonra çok fazla açık verdiği için pişman oluyor. Keşke onu söylemeseydim, bunu niye anlattım… Şimdi birincisi: illa ki konuşmamız gerekmiyor. Susabiliriz. Ama yok ben sessizliğe dayanamıyorum bana fenalık geliyor diyorsanız da o anki durumu konuşun. Aslında…
İnsanları kırmamak için verdiğiniz her taviz sizi daha kırılgan onu daha cüretkar hale getirir. Neden korkuyoruz insanları kırmaktan. Kırılan insan kadar korkunç bir şey yok da ondan. Ne olur ki, kırılırsa kırılsın diyemiyorsun. Demesi kolay da dayanması zor çünkü. Mesele insanların kırılmasından çok kırıldıkları zaman bize kesmelerinden korktuğumuz ceza. Bu ceza keşke para cezası olsa.…
Hayatta hiç bir şeyle kafayı fazla bozmayın. Kötü düşünceleri kastetmiyorum bu yazıda. Spor, sağlıklı beslenme, hayvan sevgisi, kitaplar, organik yumurta, kişisel gelişim, anne olmak, yükselmek, gibi olumlu anlamı olan şeylerin de abartılması en güzel konuyu bile sevimsiz hale getiriyor. Bunun yanında bir konuyu saplantı haline getirmenin dünyanın geri kalanına kör kalmak gibi bir yan etkisi…
Doktor hastaya sorar: “Neren ağrıyor, nasıl düştün, gece uykuların nasıl vb.” Polis suçluya sorar: “O gece neredeydin, araba nerde, eve saat kaçta girdin” Mağazaya girersiniz satıcı sorar: Nasıl bir şey bakmıştınız, kaç numara giyiyorsunuz” Bu insanlar soru soruyorlar çünkü işleri bunu gerektiriyor. O cevaplara ihtiyaçları var. Öğrendikleri sayesinde işlerini yapıyorlar. Eğer yakın ilişkilerinizde aldığınız cevaplar…
Her zaman bir orta yol, çok da mümkün olamayabiliyor. İyi iletişim demek her zaman uzlaşabiliriz demek değil. Çiftler bazı konularda sonsuza kadar da fikir birliğine varamayabilirler. İyi iletişim anlatabilmek ve anlaşılabilmek ihtiyacının karşılanmasıdır. Sesini duyurabilmek ve diğerinin sesini duyabilmek becerisidir. Fikir birliğine varmak ise çok ayrı bir mevzudur. “İki insanın her konuda uzlaşması zaten mümkün…
Bazen tek ihtiyacımız olan samimi bir “nasılsın” sorusudur. Ama bakıyorum da kim kime nasılsın diye soruyor? “Naber” ve “Napıyon” ifadeleri nasılsın sorusunun yerini o kadar almış ki! Daha resmi ilişkilerde “nasılsınız” diye soruluyor. Cevap belli “teşekkür ederim siz nasılsınız”. Birbirine daha yakın insanlar, daha çok “naber” “napıyon” diye soruyor. Yani sanki ne yaptığımla ilgileniyorlar da,…
Dayanıksızlık şeması olan kişiler hem tehlikeleri olduğundan daha büyük görürler, hem de kendi güçlerini küçümserler. Her an bir şey olacak gibi kaygı duyarlar. Parasız kalmak, sağlığını kaybetmek ya da sevdiklerini birini kaybetmek gibi takıntıları vardır. Tetikte olmaları hem onları hem de çevrelerindeki insanları yorar. Dirençli olmak önemli. Hem başarıya hem mutluluğa giden yol dirençli olmaktan…
Haklı olsan da haddini aşmayacaksın. Öfkeni dile getirirken aşırıya kaçmayacaksın. Hakkı yenen sen bile olsan hakkını yiyenlere hakaret etmeyeceksin. Mağdursan mağdur gibi davranacaksın. Gördüm ki, canı yandığı için bile olsa bağıranın mağdur olduğuna kimse inanmıyormuş. Mesela adam eşyanı çalıyor fark ediyorsun, hırsız diyorsun. “Sen bana hırsız dedin” diyor. Sana iftira atıp işinden kovulmana sebep olana…
Geçen günkü yazımla ilgili çok soru geldi sizden. Hakkımız yendiyse ve çok öfkelendiysek, haklıyken haksız duruma düşmemek için ne yapabiliriz? Bir takipçimiz evlenmek üzere olduğu nişanlısının kendisini aldattığını öğrenmiş ve nişanlısına kötü bir kelime söylemiş. Nişanlısı da sen benim gururumla oynadın diye cevap vermiş. Hadi bakalım! suçlu birken iki oldu. Suçu işleyen kişi kendisini suçuyla…
Birine yardım etmek de, birinden yardım istemek de incelikli bir iştir. İnsanlar arasındaki pek çok kırgınlığın ve sorunun kaynağında böyle zamanlar vardır. Düşen birine el uzatıp yerden kaldırmak yardım etmektir. Sizi kaldıran kişiye teşekkür eder ve yolunuza devam edersiniz. Elinizden tutan kişi bundan sonra nasıl yürüyeceğinize karışamaz. Karışma dediğinizde, “karışırım çünkü düşersen ben kaldırıyorum” diyorsa…
Hayırlısının böyle olduğunu bilmek de üzülmeye engel değil. Biliyorsun böylesi senin için daha iyi ama yine de üzülüyorsun. Yaşanan her kaybın ardından acı çekiyorsun. “Bu bir kayıp değil, sonunda her şey daha güzel olacak, hayırlısı buymuş üzülme” diyenler oluyor. Anlıyorsun, biliyorsun ama yine de acını dindiremiyorsun. Akıl ve mantık hayırlısı bu diyor, kalp yitirdiklerinin yasını…
Kendimizi sevilebilir hissetmiyorsak ihtiyaç duyulan kişi olmakla yetiniriz. İnsanların bize ihtiyaç duymasını sağlamanın yolu onların sorumluluklarını taşımaktan, işlerini halletmekten, bolca fedakarlık yapmaktan geçer. Değersizlik duygusu ve kendini sevmeme öyle bir duygusal açlık yaratır ki, insan köprüyü geçene kadar olduğunu bile bile, kendini güçlü, iyi ve değerli hissetmek için kendini feda eder. “ihtiyaçları olmasa beni neden…
Sabah sabah çok düşünceli görünüyor değil mi? Hep düşünüp sonrasında karar alıp harekete geçmezseniz düşünceli görünürsünüz. Enerjiniz düşer, üstünüze bi tembellik çöker, isteksizlik başlar. Gereğinden fazla düşünmek harekete geçmek için lazım olan enerjiyi düşürür. Hayatta her şeyi düşünemez, her şeyi hesaplayamaz, bütün değişkenleri kontrol edemezsiniz. Enine boyuna düşün, kararını ver harekete geç. Göç yolda da…
İnsanların hataları üzerinden prim yapmaya, haklı olmaya, iyi görünmeye çalışmak ve bunun için de insanların hatalarını afişe etmek, her yerde anlatmak, altını kırmızı kalemle çizmek kötü ve itici bir davranıştır. Ne diyor Mevlana “insanların kusurlarını örtmekte gece gibi ol”. Atasözü ne diyor peki? “Eden kurtulurmuş da diyen kurtulmazmış” Yani insanlar hata yapanın değil hatayı söze…
Kaplumbağalar da kış uykularından uyanıp yollara çıktıklarına göre mevsimsel depresyonda riskli dönem gelmiş demektir. Orhan Veli’nin “beni bu güzel havalar mahvetti” demesi, eve ekmekle tuz götürmeyi böyle havalarda unutup işinden istifa ettiğini söylemesi boşuna değil yani. Gün ışığının artmasının melatonin seviyesine etkisi mevsimsel depresyonun önemli nedeni. Bunun yanında, geçmişinde depresyon öyküsü olanlar bahar depresyonuna daha…
❤Kendini feda etmek, aşırı özveride bulunmak sevgi değildir. ❤Aşırı endişelenmek sevginin kanıtı değildir. ❤Kıskanmak çok sevmekten değildir ❤Sitem sevgiden değildir ❤Üzerine titremek sevgi değildir ❤Her fırsatta aramak sevgiden değildir ❤Evli kalmak istemek sevgiyle ilgili değildir ❤Sevgi gösterisi yapmak sevmek değildir, gösteri yapmaktır ❤Onun iyiliği için, onun yerine kararlar almak, akıl vermek, işini kolaylaştırmak sevgi değildir…
Lafın yeri geliyor da hiç bir şey diyemeden öylece susuyorsun ya, uyu uyuyabilirsen ondan sonra. Tabi ki ağzımız dilimiz, söyleyecek sözümüz var. Sorun da bu ya zaten. Çok fazla duygu var kalbimizde sözcüklere sarılmış ve hepsi aynı anda ağzımızdan çıkmak için hücum edip boğazımızda düğüm oluyorlar. Ondan sonra hiçbiri çıkamıyor dışarıya. Boğazımızdaki yumruyla kalıyoruz öyle.…
Kötü söz sadece küfür müdür? Eğer bir insana ağza alınmayacak küfürler etmiyorsanız, her lafı söyleyebilir misiniz? Mesela, “o ne biçim elbise”, “ne sürdün sen yüzüne”, “hala mı ayrılmadın ondan”, “profil fotoğrafın da güzel çıktığını mı düşündün”… Yani bunun gibi kişinin seçimlerini, kararlarını, lakabını hedef alan bir sürü yıkıcı söz söyleyip, ondan sonra karşınızdaki kişi sinirlenince…
Özgüven ve özsaygıyı serumla bünyeye alamıyoruz. Bir kitap, bir kurs, bir telkinle de olmuyor. Bunun için bir çip de üretmedi bilim adamları. Hayal kurmaya cesaret ettiğimizde, hayalimizin peşinde koşmak için harekete geçtiğimizde, bu süreçte yaşayabileceğimiz acı, tereddüt ve dış dünyayla mücadele ederken karşımıza çıkacak her türlü üzüntüyü göze aldığımızda kendimizle gurur duyarız. İşte özgüven böyle…
Çocuklarınıza iyi bakın. Yedirin, giydirin, üstünü örtün, oyun oynayın, kurslara gönderin demiyorum. Bakın yani onlara. Bakın ve görün. Gözlerinin içine bakın. Anlayın. Ne hissediyor? Kızgın mı, yorgun mu, korkmuş mu, aciz mi? Çocuğunuzu görmekten korkmayın ve bunun için ona çok iyi bakın. Belki oraya baktığınızda kendi içinizdeki aciz çocukla karşılamaktan korkuyorsunuz. İyi bakın evet. Kendi…
Biten ilişkinin ardından; olmadı, yürütemedim, başaramadım diye kendinizi suçlamayın. Çünkü her ilişki iki kişiliktir ve ilişkinin iyiye doğru yol alması için her iki tarafın da aynı hızla kürek çekmesi gerekir. Taraflardan biri ilişki için kürek çekmiyorsa ya da ötekine çok güvenip kürekleri bıraktıysa olduğunuz yerde dönersiniz. Acaba siz hangi taraftasınız? Var gücüyle daha iyi bir…
İnsan sevdiğine mi sitem eder? Sitem sevgiden midir? Bence değildir. İnsan sevdiğine sitem etmez; sitem edip de sevdiğini üzmez. Sevgi ve sitem sözcükleri zaten yan yana bile gelemez. Çünkü sitem beklenti yüklüdür, almak odaklıdır; gerçek sevginin içinde ise beklentiye yer yoktur. Yani insan sevdiğine değil, daha fazla ilgi ve sevgi istediği kişiye sitem eder. Sitem…
Birisine çok kızdığınızda, sürekli onun aleyhinde konuştuğunuzda, çok öfkelenip çok sinir olduğunuzda geriye ne kalır? Olumlu duygular, sevgi, merhamet ve hatta acıma. Oysa ki size zarar vermiş ve kendinizi korumanız gereken birine üzülmek ve acımak istemiyorsunuzdur. Olayın mağduru sizsinizdir. Bunu her yerde dile getirirmişsinizdir. Ama dizginsiz şekilde ifade edilen bu kadar öfke ve nefret duygusundan…
Çok düşününce karar alamıyor insan hatta yerinden kımıldayamıyor. Çünkü akıl ve mantığın sesi, insana her zaman tehlikeleri kötülükleri fısıldıyor. Çok düşününce olmazları görüyorsun da nasıl olurun cevabını bulamıyorsun. Olmaz çünkü şöyle, olmaz çünkü böyleler yiyor kafanın etini. Aman boşver diyorsun ve bırakıyorsun. Böyle kalalım daha iyi. Sonuçta akıl var mantık var diyorsun ya da sen…
“Bir ortama girince susuyorum, konu açamıyorum, ne konuşacağımı bilemiyorum” diyenler oluyor. Konu bulamayınca da kendisi hakkında konuşuyor ve daha sonra çok fazla açık verdiği için pişman oluyor. Keşke onu söylemeseydim, bunu niye anlattım… Şimdi birincisi: illa ki konuşmamız gerekmiyor. Susabiliriz. Ama yok ben sessizliğe dayanamıyorum bana fenalık geliyor diyorsanız da o anki durumu konuşun. Aslında…
Yılın son günü. Yeni yıl dileklerimiz var hepimizin, yeni yıldan beklentilerimiz var. Ama kafalar aynı kaldıktan, düşünceler değişmedikten sonra takvimde değişen sayıların bize bir şey getirmediğini de biliyoruz. O zaman yeni yılda yeni düşüncelere kapımızı açalım. Zihnimizi ve bedenimizi daha esnek tutalım, olaylara geniş açıdan bakalım. Farklı olana saygı duyalım. Kabullenici olmanın anlamı aynı fikirde…
Alınganlık çok fena birşey. Ömür törpüsü. Bana mı dedi, beni mi kastetti, bu laf bana mı geldi, ben burdayım diye mi içeri girmedi… kendinizi yemeyin. Üstünüze alınmayın, meseleleri çok da kişisel algılamayın. Bunca soğuğu üzerine alınmayıp, hala hayatta kalan şu ayçiçeği gibi olun mesela. Kendiniz için yeni yıl dileklerinizden biri de alınganlığınızı yenmek olsun. Sevgilerimle💕…
Sevdiklerimizin mutluluğu için bir şey yapmak bize iyi gelir. Ama bu bir görev ve sorumluluk haline gelirse, memnun etmeye çalıştıklarımız giderek daha talepkar olursa öfkeleniriz. İnsanları memnun etmek sizin sorumluluğunuz değildir. İnsanlar için her ne yapıyorsanız gerçekten istediğiniz için ve kendi sorumluluklarınızı ihmal etmeden yapın. Küçük bir hatırlatma olsun bugün için. Sevgiler selamlar 🙋
Curabitur ut eros ac lacus rutrum auctor quis et turpis. Vivamus pharetra viverra nisi, nec viverra tortor hendrerit ac. Morbi mollis tortor et mi bibendum, sed pretium justo efficitur. Donec massa tellus, tempor ut diam ac, faucibus eleifend sem. Sed pellentesque ultricies lorem, a rutrum magna sagittis sed. Etiam molestie lacus ac consequat viverra. Nulla…
Curabitur ut eros ac lacus rutrum auctor quis et turpis. Vivamus pharetra viverra nisi, nec viverra tortor hendrerit ac. Morbi mollis tortor et mi bibendum, sed pretium justo efficitur. Donec massa tellus, tempor ut diam ac, faucibus eleifend sem. Sed pellentesque ultricies lorem, a rutrum magna sagittis sed. Etiam molestie lacus ac consequat viverra. Nulla…
Bağışlamak lazım, affetmek ve kalbi korumak. Ama öyle affettim demekle de olmuyor ki bu işler. Kızdığınız birini affetmeye giden yol önce inkar etmeyi bırakmakla ve başımıza geleni kabullenmekle başlıyor. Sonra bol miktarda öfke çıkıyor açığa. Sonra öfkeden yorgun düşüyorsun; hüzün keder belki de hafif çaplı depresyon beliriyor bünyede. Takıntılar başlıyor, pazarlık yapıyorsun inandığın şeyle. Sonra…
Sevdiklerimizin mutluluğu için bir şey yapmak bize iyi gelir. Ama bu bir görev ve sorumluluk haline gelirse, memnun etmeye çalıştıklarımız giderek daha talepkar olursa öfkeleniriz. İnsanları memnun etmek sizin sorumluluğunuz değildir. İnsanlar için her ne yapıyorsanız gerçekten istediğiniz için ve kendi sorumluluklarınızı ihmal etmeden yapın. Küçük bir hatırlatma olsun bugün için. Sevgiler selamlar 🙋
Alınganlık çok fena birşey. Ömür törpüsü. Bana mı dedi, beni mi kastetti, bu laf bana mı geldi, ben burdayım diye mi içeri girmedi… kendinizi yemeyin. Üstünüze alınmayın, meseleleri çok da kişisel algılamayın. Bunca soğuğu üzerine alınmayıp, hala hayatta kalan şu ayçiçeği gibi olun mesela. Kendiniz için yeni yıl dileklerinizden biri de alınganlığınızı yenmek olsun. Sevgilerimle💕…
İnsanları incitecek sorular sormayın. İnsanları zor durumda bırakan, utandıran sorular. Meraklı sorular. Hiç bir amacı olmayan çoğu zaman meraktan ya da laf olsun diye sorulan sorular. Çocuk yok mu? İkinci ne zaman geliyor? Evlenmiyor musun daha? Neden evlenmiyorsunuz? Kilo mu aldın? Kaç paraya aldın? Ve daha böyle bir sürü soru yazabilirim. Soruyu soranın belki kötü…
“Bir ortama girince susuyorum, konu açamıyorum, ne konuşacağımı bilemiyorum” diyenler oluyor. Konu bulamayınca da kendisi hakkında konuşuyor ve daha sonra çok fazla açık verdiği için pişman oluyor. Keşke onu söylemeseydim, bunu niye anlattım… Şimdi birincisi: illa ki konuşmamız gerekmiyor. Susabiliriz. Ama yok ben sessizliğe dayanamıyorum bana fenalık geliyor diyorsanız da o anki durumu konuşun. Aslında…
Çok düşününce karar alamıyor insan hatta yerinden kımıldayamıyor. Çünkü akıl ve mantığın sesi, insana her zaman tehlikeleri kötülükleri fısıldıyor. Çok düşününce olmazları görüyorsun da nasıl olurun cevabını bulamıyorsun. Olmaz çünkü şöyle, olmaz çünkü böyleler yiyor kafanın etini. Aman boşver diyorsun ve bırakıyorsun. Böyle kalalım daha iyi. Sonuçta akıl var mantık var diyorsun ya da sen…
Birisine çok kızdığınızda, sürekli onun aleyhinde konuştuğunuzda, çok öfkelenip çok sinir olduğunuzda geriye ne kalır? Olumlu duygular, sevgi, merhamet ve hatta acıma. Oysa ki size zarar vermiş ve kendinizi korumanız gereken birine üzülmek ve acımak istemiyorsunuzdur. Olayın mağduru sizsinizdir. Bunu her yerde dile getirirmişsinizdir. Ama dizginsiz şekilde ifade edilen bu kadar öfke ve nefret duygusundan…
İnsan sevdiğine mi sitem eder? Sitem sevgiden midir? Bence değildir. İnsan sevdiğine sitem etmez; sitem edip de sevdiğini üzmez. Sevgi ve sitem sözcükleri zaten yan yana bile gelemez. Çünkü sitem beklenti yüklüdür, almak odaklıdır; gerçek sevginin içinde ise beklentiye yer yoktur. Yani insan sevdiğine değil, daha fazla ilgi ve sevgi istediği kişiye sitem eder. Sitem…
Biten ilişkinin ardından; olmadı, yürütemedim, başaramadım diye kendinizi suçlamayın. Çünkü her ilişki iki kişiliktir ve ilişkinin iyiye doğru yol alması için her iki tarafın da aynı hızla kürek çekmesi gerekir. Taraflardan biri ilişki için kürek çekmiyorsa ya da ötekine çok güvenip kürekleri bıraktıysa olduğunuz yerde dönersiniz. Acaba siz hangi taraftasınız? Var gücüyle daha iyi bir…
Çocuklarınıza iyi bakın. Yedirin, giydirin, üstünü örtün, oyun oynayın, kurslara gönderin demiyorum. Bakın yani onlara. Bakın ve görün. Gözlerinin içine bakın. Anlayın. Ne hissediyor? Kızgın mı, yorgun mu, korkmuş mu, aciz mi? Çocuğunuzu görmekten korkmayın ve bunun için ona çok iyi bakın. Belki oraya baktığınızda kendi içinizdeki aciz çocukla karşılamaktan korkuyorsunuz. İyi bakın evet. Kendi…
Özgüven ve özsaygıyı serumla bünyeye alamıyoruz. Bir kitap, bir kurs, bir telkinle de olmuyor. Bunun için bir çip de üretmedi bilim adamları. Hayal kurmaya cesaret ettiğimizde, hayalimizin peşinde koşmak için harekete geçtiğimizde, bu süreçte yaşayabileceğimiz acı, tereddüt ve dış dünyayla mücadele ederken karşımıza çıkacak her türlü üzüntüyü göze aldığımızda kendimizle gurur duyarız. İşte özgüven böyle…
Kötü söz sadece küfür müdür? Eğer bir insana ağza alınmayacak küfürler etmiyorsanız, her lafı söyleyebilir misiniz? Mesela, “o ne biçim elbise”, “ne sürdün sen yüzüne”, “hala mı ayrılmadın ondan”, “profil fotoğrafın da güzel çıktığını mı düşündün”… Yani bunun gibi kişinin seçimlerini, kararlarını, lakabını hedef alan bir sürü yıkıcı söz söyleyip, ondan sonra karşınızdaki kişi sinirlenince…
Hata yapmak insanın değerinden bir şey eksiltmez, onun yetersiz olduğunu göstermez. Hata yapmak bir kişilik kusuru değildir. Ancak hata yapınca gerçekten üzülmek ve özür dilemek yerine kendini haklı çıkaracak şekilde konuşup karşısındakini büsbütün üzmek kişilik bozukluğunun bir işareti olabilir.
Mutlu etmeye çalıştıklarınız da sizi mutlu etmeye çalışıyor mu? Yoksa siz herkesin rahatı için koştururken onlar sizi önemsemiyor mu? Mutluluğunuzu umursamayan insanlar için zamanınızı boşa harcamayın. Olmuyorsa olmaz bazen.
Video için https://www.facebook.com/psikologtulaykok/?hc_ref=PAGES_TIMELINE&fref=nf Hepimiz sadece kendimiz olduğumuz için sevilmeyi arzularız. Ama bu olmayınca da yeterince iyi olamadığımız için utanç duyarız. Oysa her şey bizimle alakalı değil. Belki de o sevgiyi bize asla veremeyecek kişilerin dikkatini çekmeye çalışıyoruz. Daha iyi, daha sevimli olduğumuzda ya da daha çok çabaladığımızda da beklediğimiz ilgiyi, sevgiyi alamayacağız çünkü muhtemelen onda…
Bağışlamak lazım, affetmek ve kalbi korumak. Ama öyle affettim demekle de olmuyor ki bu işler. Kızdığınız birini affetmeye giden yol önce inkar etmeyi bırakmakla ve başımıza geleni kabullenmekle başlıyor. Sonra bol miktarda öfke çıkıyor açığa. Sonra öfkeden yorgun düşüyorsun; hüzün keder belki de hafif çaplı depresyon beliriyor bünyede. Takıntılar başlıyor, pazarlık yapıyorsun inandığın şeyle. Sonra…
Mecburen dediğimiz şeylerin ne kadarı gerçekten mecburiyet hiç düşündünüz mü? Acil ve mecbur diye etiketlediğimiz olayların ne kadarı gerçekten öyle? Hayatta ne bu kadar aciliyet ne de bu kadar mecburiyet var. Stresimizin ve ağırlığımızın en büyük sebebi sürekli acil durumda olmamız. Ortada hayat memat meselesi var mı? Yok. O zaman aciliyet de yok. Mecburum dediğiniz…
Bir işe başlamak için her şeyin hazır olmasını beklerseniz daha çok bekleyebilirsiniz. Siz bir ucundan işe başlayın. Ertelemek her zaman daha fazla ertelemeyle sonuçlanır. Şartların olgunlaşmasından daha önemlisi sizin kalbinizdeki inancın olgunlaşmasıdır. Kalbiniz temiz, niyetiniz iyiyse, su akar yolunu bulur. Önemli olan yola koyulmaktır.
Dünya kız çocukları gününde benim sözüm kız çocuğu olan babalara. Kızlarınıza vakit ayırın ve onları çok ama çok sevin. Anlattıklarını dinleyin ki onları ilk dinleyen adamın kendilerini sevdiğini sanmasınlar. Onları güldürün, birlikte eğlenin ki beraber eğlendikleri ilk adamın peşine takılıp gitmesinler. Gözlerinin içine bakın, göz bebeklerinizde kendilerini görsünler ki gözlerinin içine yalandan bakıp sevgi sözleri…
Ruh sağlığınıza iyi bakın. Bunun için ilk adım, basit düşünün ve hayatınızı sadeleştirin. Bir şey oluyorsa oluyordur, olmuyorsa olmuyordur. Oluyorsa tadını çıkarın olmuyorsa da bırakın gitsin. Kendinizi zorlamayın. Fazlalıkları atın, hayatınızda sevgiye, şefkate daha fazla yer açın 💕🌼🙋
Yarın sabah okullar açılıyor yeni bir ders yılı başlıyor. Dilerim ki hem çocuklarımız hem de bizler için stresten uzak, verimli bir yıl olur. Hepimiz çocuklarımızın okulda başarılı olmasını istiyoruz. Burada küçük bir hatırlatma yapmak istiyorum. Okul başarısı hayat başarısından, ders çalışma sorumluluğu hayatın diğer alanlarındaki sorumluluklardan bağımsız değildir. Bu yüzden yeni bir yıla başlarken çocuklarınıza…
Hiç kimseyi gözünüzde fazla büyütmeyin. Özellikle sosyal ortamlarda hissettiğiniz korku ve çekingenlik insanlara fazla anlam yüklemekten, onların sizi eleştirmesinden, beğenmemesinden korkmaktan kaynaklanır. Mevkisi makamı ne olursa olsun tüm insanlar temelde eşittir. İki dakika nefessiz, üç gün susuz kalamaz. Rahat olun; insanların değerini abartıp kendi değerinizi küçümsemeyin. Sevgiyle kalın🌼
Video için https://www.facebook.com/psikologtulaykok/?fref=ts Her şey nasip kısmet. Ne kadar çabalasan da kısmetten ötesi olmuyor. Bazı şeyler zamanını bekliyor. Ama bu demek değil ki biz çabalamayı bırakıyoruz. (Sonuna kadar izlerseniz ne dediğim daha iyi anlaşılıyor😊) Kısmetiniz bol, keyfiniz huzurunuz yerinde olsun.
Duyguları kağıtlara yazmak iyidir, rahatlatır. İçini dökebileceğin, acını paylaşacağın kimse olmasa da defterin hep oradadır. Yazmak iyileştirir. Yazarken bazı duygular canımızı yaksa da, ağır ağır atarız yükümüzü, kağıtlar doldukça biz şifalanırız. 🌼💕🌼
Kimse bizim ne yaşadığımızı tam olarak bilemez, acımızı anlayamaz. Ama en azından anlamak için çaba gösteriyor ve umursuyor olduklarını bilmek bize iyi hissettirir. Sorunlarımız, acılarımız önemsenmediğinde ve “buna mı bu kadar takıyorsun” denilerek sıkıntılarımız küçümsendiğinde çevremizde ne kadar insan olsa da kendimizi yalnız hissederiz. Gerçek dostlar kendileri sizin gibi hissetmese bile sizin hislerinize ortak olmaya…
Bir çok şey çok kötü, üzücü, acı verici olabilir. Ama dünyanın sonu olan tek şey dünyanın sonudur. Biz yine de hayal kurmaya devam edelim, umudumuzu hiç kaybetmeyelim. Sevgilerimle💕💙💕
Her kalp sevgi ile beslenir. Sevgi bir canlının büyümesi için en verimli topraktır. Sevilen insan daha çok sevgi verebilir. Sevilen her canlı daha dirençli olmayı öğrenir. Sevgiyle kalın🙏💕
Bazılarımız tamamen kendileri dışında bir şeye, mesela eşine, çocuğuna, bir arkadaşa saplantılı şekilde odaklanır. Onlara ne istiyorsun diye sorduğumda diğerinin ne istediğini anlatmaya koyulur. Ne hissediyorsun diye sorduğumda diğerinin hislerini anlatmaya başlar. Kendinden değil kafasını taktığı kişiden bahsetmek ister sürekli. Enerjileri düşüktür, sinirleri bozuktur ve tükenmişlerdir. Bana kendilerini anlatamazlar çünkü ne istediklerini, ne hissettiklerini bilmiyorlardır.…
Bize acı veren yaşantılardan, acı çekmeyi göze almadan kurtulamayız. Acıdan kaçtığımızda kısa vadede rahatlarız. Uzun vadede ise hem sorunlarımızın, hem de sorunlarımızdan kaçmak için sığındığımız bağımlılıklarımızın yarattığı acıyla baş başa kalırız.
İnsanların yaptığı her şeyi kişisel algılamayın. Üstünüze alınmayın. Hele de sizi sevip sevmediğinin göstergesi olarak hiç düşünmeyin. Kişilik bozukluğu olan insanların takıntılı şekilde bazı şeyleri yapması sizi değil kendilerini sevmediklerini gösterir.
Başkası konuşurken onun sözlerini dinlemek yerine vereceğiniz cevabı düşünmek, iletişim katili bir davranıştır. Dinlerken zihniniz şu deniz kadar berrak olmalı. Karşınızdakini ancak bütün önyargılardan arınmış bir kafayla dinlerseniz anlamaya başlarsınız. Mutlu ilişkiler için, dinlemek konuşmaktan önde gelir. 🌼
Günaydın… “dur, dinle. hep konuşursan hiç bir şey duyamazsın” demiş kızılderili atasözü. Dinlemek önemli. Birini sevmek en çok da o birine kulak vermek demek. Seviyorsanız hem kalbinizi hem kulaklarınızı açıp dinleyin. Dinleyerek var edin sevdiklerinizi. Güzel bir gün olsun hepimize🌸
Yazıya Konu Videoyu İzlemek İçin Linke Tıklayınız ;https://www.facebook.com/psikologtulaykok/videos/1073205502761994/ Hayat çok yorduğunda neden bir kuzunun yanında değil de bir çakalın yanında dinlenmek ister çoğu insan? Asla teslim olmaması gerekene, ilk önce teslim olur? Hem de onca seçenek arasından gider de gözünü çıkartır? Bizim için en tehlikeli olanın çekiciliği daha mı büyük olur? . Kedinin pençesinde uykuya…
Yazımıza Konu Video için ; https://www.facebook.com/psikologtulaykok/videos/1071524409596770/ İnsanın yapabileceği bir şey konusunda ben yapamam demesi, yeterince denemeden pes etmesi ne kadar acıklıysa, boyunu aşan sulara yüzme bilmeden dalması da bir o kadar acıklı gelir bana. . İlkinde korkaklık, tembellik ve cesaret eksikliği ikincisindeyse hadsizlik duygusudur insanın düşmanı. . Bu videoda, enerjisini olmayacak bir iş için harcayan…
Bize iyi hissettiren her şey kalıcı iyilik haline hizmet etmeyebilir. Kalıcı iyilik hali; her yönden sağlığımıza özen göstermekle, kendi ihtiyaçlarımız ile çevremizin ihtiyaçlarını dengelemekle, bize yapılan iyiliği daha çok ama kötülüğü daha az farketmekle, aldığımızdan daha çok vermekle ve her zaman daha çok sevmekle mümkündür.
Bazen bir çay bardağına dayanmakta buluruz ana sıcaklığını. . 🌸 İsteyelim ya da istemeyelim tüm canlıların bağlanmaya, ihtiyacı var. . 🍀 Hayata sağlıklı bağlar kurarak başlayanların ileride kuracağı ilişkiler de sağlıklı olacaktır. Güven dolu bağlantılar yaşamın ilk yıllarında oluşmadıysa kişi güven dolu, huzurlu ilişkiler oluşturmakta zorlanacaktır.
Birbirimizden farklı olabiliriz. Farklı düşünüyor, farklı görünüyor, farklı şeylere inanıyor olabiliriz. Gel gör ki sonuçta yakınlığa, dostluğa, sevgiye, huzura aynı şekilde ihtiyacımız var. Birbirimizi tüm farlılıklarımızla kabul ettiğimizde kalbimizde yakınlığa daha çok yer açılacak. Ve mutlu olmak için yakın olmaya herşeyden çok ihtiyacımız var.
Aynı fikirde olmak insanlar arası yakınlık ölçütü müdür? Hayır değildir. Ama diğerlerinin yakınlığını, sevgisini, desteğini kaybetmekten korkuyorsak onlarla hemfikirmiş gibi yaparız. Çatışmadan kaçmak, bir süreliğine de olsa huzurumuzu korumak için kendi düşüncemizi kendimize saklarız. Bunun uzun vadede sürekli yapılmasının sakıncası şudur. Bir süre sonra kendiliğimizi öyle bir bastırmış oluruz ki artık en basit konularda bile…
Karşınızdaki kişinin geçmişte size yaptıklarını eleştirerek, bugünde ihtiyacınız olanı alamazsınız. Şimdi de neye ihtiyacınız varsa açık açık söyleyin. Örneğin “ne zaman bir işin ucundan tuttun ki” demek yerine “mutfakta yardımına ihtiyacım var masayı hazırlar mısın” demek. Ya da “bir günden bir güne yanımda olmadın” demek yerine, “bugün önemli bir görüşmem var yanımda olursan mutlu olurum”…
Eşimizle daha yakın olmanın yolu; onunla daha fazla ilgilenip, sorunları masaya yatırıp, ilişkiyle daha fazla uğraşmak mıdır? Cevap hayır. Paradoks odur ki ilişkiye odaklanmak yakınlıktan ziyade çiftler arasında mesafe doğurur. Yakınlık bir ilişkide ilk hedef olduğunda mesafeler daha da artar. O zaman özellikle sorunlu dönemlerde, eşimizle aramızda gerilim tırmandığında neye odaklanmalıyız: “Kendimize”. Kendimizle ilgilenmek kendi…
Sevgili öğrenciler, sınav esnasında sadece sorulara odaklanın, sonuçları değil soruları düşünün. Bir konuyu hatırlamakta zorluk yaşarsanız sağ elinizi yumruk yapın ve üç derin nefes alın. Eğer bir soruyu bir kaç kere okumanıza rağmen anlayamadıysanız dikkatiniz dağılmış olabilir başınızı soru kağıdında kaldırın, omuzlarınızı hareket ettirin ve avuçlarınızı beş altı kere açıp kapatın. Yapamadığınız soruyu boş bırakın…
Sorumluluktan kaçan insanların temel korkusu başarısız olmaktır. Büyük ihtimalle küçük yaşlarda anne babaları tarafından çok fazla eleştirilmişler, başarısız oldukları her seferinde cezalandırılmışlardır. Bu insanlar için sorumluluk risk demektir. Eleştirilmekten bıkmış, cezalara doymuşlardır. Onay almaya ihtiyaçları vardır ama sorumluluk almadıkları için ciddi başarılar elde edemezler. Başarılı olmadıkları için çok ihtiyaç duydukları onayı alamazlar. Bu kısırdöngüyü bir…
Farklı olmanın, farklı düşünmenin kabul edilmediği bir ailede büyüdüysek yakın olmanın yolunun aynı olmaktan geçtiğine inanıyor olabiliriz. Oysa ki yakın olmak ve anlaşmak için aynı olmak gerekmez. Sevdiğimiz insanları kendimize benzetmeye çalışmak yerine onları olduğu gibi kabul edersek zenginleşir ve büyürüz.
Bir insanı değişmesi için ne kadar zorlarsanız, değişime karşı o kadar direnecektir. “Ama zorlamazsam hiç değişmeyecek” diyebilirsiniz. Oysa insanlar zorladığımız için değil, zorlamamıza rağmen değişirler. Emin olun her insan değişmek, büyümek, gelişmek dürtüsüyle doğmuştur. Her insan mevcut koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmak için çaba gösterir. Zamanı gelince, şartlar uygun olduğunda ve en önemlisi…
İçimizdeki sesleri en yüksek şekilde rüyalarımızda duyabiliriz. Rüyalarımız bilinçaltından bilincimize gönderilmiş mektuplar gibidir. Farkına varılmayan, unutulan bir rüya, okunmadan silinmiş bir mesaj gibidir. Bu nedenle rüyalarımızı hatırlamaya çalışmak, mümkünse eğer bir rüya defteri tutmak kişiliğimizin bütünleşmesi ve sorunlarımızın çözümü konusunda çok yardımcı bir yöntemdir. Eğer çok fazla kabus görüyorsak, kişiliğimizin reddettiğimiz parçalarının açığa çıkma zamanı…
Sınava girecek olan gençler… Şu ana kadar bilgi olarak ne öğrendiyseniz öğrendiniz. Şimdi önemli olan bilginizin tamamını kullanabilmeniz. Bunun içinde moralinizin yüksek, kaygınızın düşük olması gerekir. Başarının yarısı öğrenmek, diğer yarısı da öğrendiğini aktarabilmektir ve bu da moral gücünün yüksek olmasına bağlıdır. Bunun için bir kaç önerim var ☝yarın gideceksiniz ve size 160 tane soru…
Yeni yıldaki yenilik lafta kalmasın, değişen sadece bir rakam olmasın. Değişen rakamların biz bir şey yapmazsak bir şeyleri değiştirmeye gücü olmadığı unutulmasın. Yeni yıl bahane belki de… İnsan ruhu arada sırada şöyle bir aç kapa yapmak, bir şeylerin değişeceğine inanmak, yeniden başlamak, umut etmek istiyor. Yeni olan her şey içimizde büyük bir heyecan uyandırıyor. Yeni…
İlişkide kendinizi ortaya koyuyor musunuz yoksa sıkıcı olurum kaygısıyla kendinizi saklıyor musunuz❓ Mesela, çok heyecanlı olduğunuz halde sakinmiş gibi görünmeye çalıştığınızda, çok merak ettiğiniz halde umurunuzda değilmiş gibi yaptığınızda, bütün gün aramasını bekleyip aradığı zaman çok meşgul gibi davrandığınızda “mış gibi” yapmış olursunuz. Bu stratejik bir ilişki kurma tarzıdır ve kendinizi saklayarak keyifli biri olmazsınız.…
Her şeyi içimizde tutmaya çalıştığımızda ve sadece içimizde tutarak durumları kontrol altında tutabileceğimize inandığımızda, fiziksel gerginlik yaşamak kaçınılmaz olur. Kendinizi bırakmaya nefesinizi bırakarak başlayabilirsiniz. Derin bir nefes alın ve ohh diyerek bırakın. Nefesinizi tuttuğunuz zamanları fark edin ve hemen derin nefes alın. Nefesinizi tutmayın. Bedeninizdeki rahatlamayı farkedeceksiniz.
İlgiye en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanda, ilgisine en çok ihtiyaç duyduğumuz kişiyi kırıp döker ve onu, almak istediğimizi veremeyeceği duruma getiririz. Üzgünseniz size moral verecek, yorgunsanız size enerji verecek, düşerseniz elinizden tutacak kişilere iyi bakın. Size değer veren güzel insanlarla olan ilişkilerinize gereksiz gerilim yüklemeyin ki zor günlerde yalnız kalmayın.
Bazen kendimizi son derece kararsız ve iki zıt düşünce arasında sıkışmış hissederiz. Bir tarafımız kalk derken öbür tarafımız otur diyordur. “İstiyoruzdur ama yapamıyoruzdur”. Yarım kalan işleri bitirmek, yürümek, bir kursa yazılmak, taşınmak, yabancı dil öğrenmek istesek de içimizde bunu yapacak güç bulamıyoruzdur. Bunun en büyük sebebi ise kaygı duymamızdır. Kaygımız o kadar yüksektir ki bir…
Günaydın Sosyal ortamlarda gergin misiniz? Bulunduğunuz ortamda “Nasıl görünüyorum” “Aptalca bir laf mı söyledim” “İnsanları sıkıyor muyum” “Elimim titrediğini fark ederlerse” “Rezil olacağım” “Bir daha beni çağırmayacaklar” Gibi düşünceler çok sık aklınıza geliyorsa etrafınızda neler olduğuna değil, nasıl bir etki bıraktığınıza odaklanıyorsunuzdur. Sosyal ortamlarda daha rahat olmak için dikkatimizi çevremize vermeli, diğer insanlarla ilgilenmeliyiz. Eğer…
Kim olduğumuzu anlamaya giden yol yakın ilişkilerimizi anlamaktan geçer. Eşimiz, eşimizin ailesi, annemiz, babamız, kardeşlerimiz, dostlarımız…Nasıl ilişki kuruyoruz?Sorun çıktığında neler yapıyoruz?Kaygı çok yükseldiğinde tepkisel olmadan ya da kaçmadan kaygıyı yönetebiliyor muyuz?Sizin için önemli olan insanlardan uzaklaşarak sorunları çözemezsiniz. Hiç kimseye ihtiyacınız yokmuş gibi davranarak da.Sorunun kaynağı olarak gördüğünüz ve aşırı odaklandığınız kişiden odağınızı kaydırın. Büyük…
Mutsuzluğunuzun sebebi henüz doğru insanı bulamamak değildir. Sizin için doğru olabilecek binlerce insan vardır. Bu insanlarla karşılaşmak için ihtiyacınız olan içinizdeki doğruları fark etmektir.
Yetersiz kalmaktan korkan insan, kendisi olmaya da kendisini bulmaya da cesaret edemez. Bu insanlar çocukken anne babalarının beklentilerini karşılayamamaktan korkmuşlardır. Yetersizliğin utanılacak bir şey olduğunu öğrenmişlerdir. Bu yüzden de kendi canlılıklarını bastırırlar, içlerinden geldiği gibi davranamazlar, kendilerini kasarlar. Bu yolla kendilerini utanmaktan korumaya çalışırlar.
Hatalarınızı fark edin,Sonra telafi edin,Pişmanlığın getirdiği acıyı hissedin,Son olarak kendinizi affedin ve konuyu kapatıp yaşamaya devam edin. Sonuçta hayat devam ettikçe kendinizi kötü hissetmenize neden olacak, hoşunuza gitmeyecek şeyler yapacaksınız. Tıpkı geçmişte yaptığınız gibi. Çünkü insan hata yapan ve hata yapma hakkına sahip olan bir varlıktır.
Öfke nöbetleri;İlgiye ihtiyacım var demektir.Yardım edin tükeniyorum demektir.Sesimi duyun demektir, sesini duyurmak istemektir.Ancak öfke nöbetleri arasına sıkıştırdığımız mesajlar hedefine ulaşmaz, anlaşılmaz.Öfkeliysek ve bağırıyorsak sesimizi duyuramayız. Beklediğimiz anlayışı bu yolla alamayız.Kalbimiz kırgın olabilir, incinmiş olabiliriz. İlk önce sakinleşmeyi,İhtiyaçlarımızı tanımlamayı,Savunmadan ve saldırmadan kendimizi anlatmayı, Enerjimizi şarj etmeyi ve yükseltmeyi öğrenmeliyiz.
Öfke nöbetleri; İlgiye ihtiyacım var demektir. Yardım edin tükeniyorum demektir. Sesimi duyun demektir, sesini duyurmak istemektir. Ancak öfke nöbetleri arasına sıkıştırdığımız mesajlar hedefine ulaşmaz, anlaşılmaz. Öfkeliysek ve bağırıyorsak sesimizi duyuramayız. Beklediğimiz anlayışı bu yolla alamayız. Kalbimiz kırgın olabilir, incinmiş olabiliriz. İlk önce sakinleşmeyi, İhtiyaçlarımızı tanımlamayı, Savunmadan ve saldırmadan kendimizi anlatmayı, Enerjimizi şarj etmeyi ve yükseltmeyi…
Sevgili Anne Babalar; Okulların açıldığı bu günde bazı küçük hatırlatmalar yapmak istedim. Okul önemlidir ama en önemli ya da tek önemli şey değildir. Çocuklar hayatlarının okuldan ibaret olduğunu düşünmezler, sizin böyle düşünmenizden ve sürekli derslerle, sınavlarla, notlarla ilgilenmenizden hoşlanmazlar. Hayatın geri kalanında yaptığı uğraşlar anne babası tarafından yeterince ilgi görmeyen çocuk, kendini yeterince değerli hissedemez,…
Verdiklerinden çok daha fazlasını aldıkları halde, sizi aldığınızın karşılığını veremediğinize inandıran insanlar vardır. Yani size bir verip sizden beş alırken, size tam tersi oluyormuş gibi hissettirirler. Eksik, yetersiz, başarısız olduğunuzu düşünmeye başlarsınız. Bunu niye mi yaparlar? Çünkü yetersizlik duygusuna boğulan insan, kendine olan güvenini de kaybetmeye başlar. Kendine olan güvenini kaybettiği yerde – o güveni…
Çocuk sahibi olmak için doktora başvuran çiftlerin yüzde onbeşlik kısmında kısırlığa sebep olacak fiziksel bir probleme rastlanmıyor. Bu çiftlerin bir kısmı zaman içinde doğal yollarla gebe kalabilirken bir kısmı da tüp bebek ya da aşılama gibi yöntemlere başvuruyor. Bebek sahibi olma yolundaki tedavi süreci çiftler için oldukça stres verici. Özellikle de anne adayları için uzayan…
Bizim için önemli olan bir ilişkide stresli bir dönemden geçiyorsak ya da bir türlü çözülmeyen sorunlar yüzünden bezmiş durumdaysak ne yapıyoruz? Evet bu konu hakkında düşünmeye devam edelim… Duygusal olarak çok yoğunlaştığımızda sorunlara saplanıp kalabiliriz. Karşımızdakinin yaptıklarına odaklanmaktan öylesine yorgun düşeriz ki düşünemez hale geliriz. Sorunlarla mücadele tarzınız öfkeyle söylenmek, ikna etmeye çalışmak, nerede yanlış…
Her türden değişim ve kişisel gelişim hedefi olanlar. Değişim her şeyden önce tepki vermeyi bıraktığımızda başlar. Biraz düşünün. Önemli ilişkilerinizde ne kadar tepkiselsiniz?? Çevrenizdeki insanların hata yaptığını, canınızı sıktığını, size zarar verdiğini düşündüğünüzde tepki göstermek dışında bir şeyler yapıyor musunuz? Bu hafta bu konu hakkında biraz kafa yoralım ve ötekine değil kendimize odaklanalım. Gerçek ve…
Birbirimize yakın olmak için aynı olmamıza gerek yok. Sevdiğimiz insanlarla her zaman tek bir fikir etrafında birleşemeyiz. Eğer bizimle tamamen aynı düşünen insanlarla çevrili olasaydı etrafımız o zaman kişisel olarak yerimizde sayardık. Bugün bir karar alalım ve farklılıklara odaklanıp tepki vermeyi bırakalım. Karşımızdaki kişinin nerede hata yaptığına, nasıl yanlış düşündüğüne odaklanmak bizim stres düzeyimizi arttırır.…
Önemli bir ilişkide önemli bir konu hakkında konuşurken eleştirel ya da savunmacı olmadan bize söylenenleri dinlemek ne kadar zor değil mi? Eğer anlatmaya çalışan taraf sizseniz anlatamamanın ne kadar çıldırtıcı olabildiğini hatırlamaya çalışın. O zaman daha kolay dinlersiniz. Herkese sevgiler iyi hafta sonları :-))
Küçük yaştaki çocuklarımızla yaşadığımız uyku ve yemek sorunları, ilköğretim çağındaki çocuklarımızla bilgisayarın başında geçirilen zaman, ödev yapma, odasını toplama konularındaki sorunlar, biraz daha büyüklerle yaşadığımız eve giriş çıkış saatleri ya da sakıncalı arkadaşlar, kötü alışkanlıklar. Hepimiz çocuklar…ımızın iyiliğini istiyoruz. Yemeklerini yesinler, zamanında uyusunlar, kötü alışkanlıklar edinmesinler…Onları eğitmeye ve iyi birer birey olarak topluma kazandırmaya çalışırken…
Öfke sebeplerimizden biri de anlayışsızlıkla karşılaşmaktır. Bunu zaten biliyoruz. Farkına varamadığımız ise çok fazla anlayışla karşılandığımızda hissettiklerimizdir. Bize çok fazla anlayış sunulması sınırlarımızın ihlal edildiğini görmemize engel olur ve öfkemizi hissedemeyiz. Bu durumda öfkemiz kendimize döner. Suçluluk duyarız ve içe atılan duygular sıkıntı olarak kendini gösterir.
Hayatımız da dahil, sahip olduğumuz her şeyin bize emanet verildiğini yaşadıkça öğreniyoruz. Sıkı sıkı tutunduğumuz, muhtaç olduğumuzu düşündüğümüz, onsuz yapamam dediğimiz ne varsa bir bir elimizden gidiyor. Hayat; bağlanmak, ayrılmak, yeni bir şeye bağlanmak, ayrılmak ve yeniden bağlanmak… Ta ki hiçbir şeye onsuz yapamayacak kadar çok bağlanmamak gerektiğini anlayana kadar acıyla süren, sonrasındaysa özgürlüğün temiz…
Enerjimizi bize kötülük yapmış insanlardan nefret ederek tüketmek de bir tercihtir. Kötü bir tercih. Haklı olabiliriz. Ve diğeri gerçekten çok çok kötü olabilir. Yakınmayı sürdürmek ve haklı olduğumuzu onaylatmak hayatımız için yapıcı hiç bir şeye dönüşmez. Yani işe yaramaz. Hayatımız öfke, kin ve haklı olmaya çalışmakla tüketilmeyecek kadar değerli.
Çocuklarınızın sorumsuz olduğundan şikayetçiyseniz onlara sorumluluk alabilecekleri ortamı hazırlayın. Özgürce düşünebilsinler, karar verip uygulamaya koyabilsinler. Karar verebilmenin, seçim yapabilmenin çok önemli bir kazanım olduğunu fark edelim. Bununla beraber eğer çocuğumuz bir seçim yaptıysa yaptığı seçimin sonuçlarına katlanmasına da izin verelim.
Bir ilişkiye başlarken ne aradığınızı biliyor musunuz? Yoksa aşk için beklentilerinizi askıya mı alıyorsunuz? O zaman şunu bilmeliyiz ki; Aşk için askıya aldığımız beklentilerimiz çok kısa bir süre sonra onları bıraktığımız yerden inip ilişkimize hücum ederler.Eş ya da sevgili adayımız beklentimize cevap verecek özelliklere sahiptir ya da değildir. Eğer istediğimiz özellikler onda yoksa ve biz…
Bugün kendiniz için bir karar alın: “Şikayet etmeyi, eleştirmeyi, eksiklere odaklanmayı bırakma kararı”. Hayatınızdaki güzellikleri fark edin. Eksikliklere odaklanmayın. Hayatınızdaki ya da çevrenizdeki insanlardaki olumsuzluklara odaklanıp bunlarla uğraşarak bir yere varamazsınız. Hatta sahip olduklarınızı da kaybedebilirsiniz.
Anne babaların çoğu, üzülen ağlayan çocuklarını gördüklerinde dayanamazlar ve hemen çocuğu teselli etmeye çalışırlar. “Ne oluyor bakalım, buna mı ağlıyorsun, ne var bu kadar kendini üzecek, hadi ağlama artık gül bir…az, ağlamaz benim güzel kızım-oğlum” gibi cümlelerle çocuklarının üzüntüsünü gidermeye çalışırlar.Her şeyden önce bilmeliyiz ki insan gülen ağlayan, sinirlenen, kızan, sevinen yani farklı duygulanımlar yaşayan…
Çoğu anne baba çocuklarının yapabileceği şeyleri onlar adına yapar. Hata yapan çocuğun arkasını toplar ve çocuğun yaptığı hatanın bedelini ödemesine izin vermez. Çocuğunu her zor durumda kurtaran anne baba,… çocuğuna verdiği zararın farkına varmaz. Hatta böyle yaparak kendilerini daha iyi daha yeterli anne baba olarak hissedebilirler. Ne de olsa çocuklarını zor durumda yalnız bırakmamışlardır. Çocuklarınıza…
Eşini etkileme gücünü içinde hissedemeyen kadın kendini büyük bir çaresizlik içinde hisseder. Sorun ortalığa atılan çoraplar, ortadan sıkılan diş macunu, bozulan ama zamanında tamir edilmeyen eşyalar, çakılmayan çiviler ya da dağınık çekmeceler değildir. Esas sorun son derece basit talepler karşısında görmezden gelinmek, önemsenmemek, hiçe sayılmaktır. Bu durum kadının benlik saygısının her geçen gün azalmasına ve…
Gençler; “evleneceğim kişiyi daha yakından tanımak ve anlamak için onunla baş başa daha çok zaman geçirmeliyim” diye düşünebilirler. Ancak bir insanın salt size karşı olan davranışlarına bakarak onu tanıyamazsınız. Çünkü insanlar kendilerini sizinle beraberken saklayabilirler ve olmadıkları biri gibi davranabilirler. Bu tavrı uzun yıllar boyunca da sürdürebilirler. Bu nedenle yıllarca flört eden, nişanlı bekleyen çiftlerin…
Öfkeliyseniz hala umudunuz var demektir. İstediğiniz şeyleri karşınızdakinin size vereceğine, onu değiştirebileceğinize dair bir umut. Ama ben öfkeyle karşısındakini düzeltmeye çalışıp da bu amacına ulaşabilen birini hiç tanımadım. Öfke krizleri bir şeyleri değiştirmek bir yana sadece mevcut durumun korunmasına hizmet eder.Öfkeniz kendi içinizdeki ya da çevrenizdeki bir soru…na işaret ediyor olabilir. Karşılanmamış ihtiyaçlarınız ve beklentileriniz…
Evli insanların çoğu zaman zaman boşanma fikrini akıllarından geçirir. Ancak sadece aklımızdan geçirdiğimiz için boşanma fikrini dile getirmek doğru olmaz. Bununla beraber eşimizi hizaya sokmak, dize getirmek, ceza vermek amacıyla sık sık boşanma konusunu dile getirmek işe yaramaz. Sadece eşimizi şikayetlerimize karşı biraz daha sağır yapar.Eşlerinin kendilerini sebepsiz yere ve aniden terketti…ğini söyleyen ve ayrılık…
Uğurlu kaleminizi kaybetmek, cebinizden on lira düşürmek, sevgilinizden ayrılmak, başka bir şehre taşınmak, arkadaşınızla küsmek ya da çok sevdiğiniz birinin ölmesi. Eğer bir yaşantı sizde kayıp hissi oluşturuyorsa acı verir. Bu acı bazen bir dakika, bazen aylarca bazen de yıllarca sürebilir. Fakat ne yazık ki acı çeken insanların hasta olacağından korkarız ve onları teselli etmeye…
Eğitimli ve kariyer sahibi pek çok kadın aşk ilişkilerinde nasıl bir konum üstlenip sürdüreceklerine dair makul bir ölçü bulmakta zorlanıyor. Ya geç gelen mutluluğu korumak için benliğini silip atıyor ya da özgüvenli ve hayranlık duyulacak biri olduğunu ispat etmek için yeteneklerini, başarılarını karşısındaki erkeğin gözüne sokuyor. Bizi özgüvenli bir birey yapan kendi evimizi, arabamızı alıp…
Dışarıdan bakıldığında öyle görünse bile, evlilik hayatında tek bir suçlu yoktur. Sorun eşimde, sorun çocuklarda, sorun eşimin annesinde diye düşündüğümüzde sorunlarımızı çözme yolunu da tıkamış oluruz. Mutsuz giden bir ilişkide yapılabilecek en önemli şey, kendi kontrolümüzdeki konuları tespit etmek, gücümüzün neye yeteceğine karar vermek ve kontrol edemediğimiz şeylerin sorumluluğunu bırakmaktır.
Dışarıdan bakıldığında öyle görünse bile, evlilik hayatında tek bir suçlu yoktur. Sorun eşimde, sorun çocuklarda, sorun eşimin annesinde diye düşündüğümüzde sorunlarımızı çözme yolunu da tıkamış oluruz. Mutsuz giden bir ilişkide yapılabilecek en önemli şey, kendi kontrolümüzdeki konuları tespit etmek, gücümüzün neye yeteceğine karar vermek ve kontrol edemediğimiz şeylerin sorumluluğunu bırakmaktır.
Kavga ederken çok dikkatli olun. Arkasında duramayacağınız büyük laflar etmeyin. Sürekli söylenip sonuçta yine size yapılan haksızlıklara katlanıyorsanız bir süre sonra kendinize olan saygınızı kaybedip, kendinizden nefret eder hale gelebilirsiniz.
Varoluşumuzu sadece bir ilişkiye bağlayıp, mutluluğumuzu da bu ilişkiden alacağımız onaya indirgediğimizde kendi ellerimizde kendimizi cehennem ateşine atmış oluruz. Tülay Kök Terapi Odası Konuları
Hayatın getirdiği sorunlar karşısında dik durabilmek ve sağlıklı bir benlik bilinci için şu sorulara cevap arayalım.Ben kimim, neyim, hangi özelliklere sahibim? Benim için bu hayattaki en önemli on değer nedir? İçinde yaşadığım toplum için en önemli on değer nedir?… Bağlı kalmaya devam etmek istediğim örf adet ve gelenekler hangileri? İçine doğduğum ailenin bana vermeye çalıştığı…
Resim yapmayı çok seviyorum, keza yazı yazmayı da öyle. Olmadı mı yırtıp atıyorsun, silip karalıyorsun. Peki ya hayat öyle mi, kalemin ucundaki dünya gibi mi? Belki bir süreliğine. Hayat insana her zaman şans verir. Çoğu zaman ikinci şansı da verir, bazen üçüncü şansı da. Her yaptığınız hatadan sonra yeniden başlamanız için temiz bir sayfa açılır…
Acımızı sonuna kadar yaşamazsak, acı kalbimizin bir köşesinde öylece bekler. Bir süre geri çekilir ama asla kendi kendine kaybolmaz; hatta daha da artar ve hayatımızın tamamına keder, elem, panik gibi duygularla bulaşır.
“Mutluluk kanaat etme oranımızla belirlenen bir niyetlenme biçimidir. Mutlu olmaya niyet edersiniz, kanaat edersiniz, şükredersiniz. Karşımızdaki kişi hatalı insanoğludur. Bir şeyleri eksik bırakacaktır. Her şeyi tam yapmak istese de yapamayacaktır. Çünkü kimse yapamaz ve biz mutlu olmaya niyet etmediysek eksik bulmak kolaydır. Mutluluğumuzun miktarını artılarla eksileri teraziye koyup, ölçüm yapa…rak bulamayız. Bu iş hesap kitap…
Böyle günler kırgınlıkların ve dargınlıkların son bulması için bir vesile olsun. Yoksa beklentiler ve hayal kırıklıklarıyla yeni dargınlıklara kapı açmasın. Annesini kaybedenleri, annesi hiç olmayanları ve çok isteyip de anne olamayanları da hatırlayalım böyle günlerde. Abartıdan uzak duralım. Sevgiyle kalın
İnsanı yaşadığı sorunlardan ziyade yaşayıp da çözemediği sorunlar yoruyor. Yarım kalan her ne varsa ruhun ardiyesinde kirli bir kalabalık oluşturuyor. Kafamız dolu, düşünmekten yorgunuz, enerjimiz az ve bunun en büyük nedeni bir köşe…de yığılı duran, halledilmeyi bekleyen sorunlar. Sadece sorunlar da değil elbet. Yarım kalmış ilişkiler, bitirilmeyi bekleyen işler, görülmemiş hesaplar, ödenmemiş borçlar, verdiğimiz kayıplar.…
Kabul edip yüzleşmediğimiz her hata, içimizde çürüme benzeri bir enerji yaratır. İçin için hatalı olduğumuzu biliriz ve aslında bunu saklayamayız. Bir terapistin telkiniyle “kendimi seviyorum ve affediyorum” derken, bu sözün gerçek manasını kavrayamayız. Kendimize karşı her yönümüzle derin bir kabul ediş içinde değilsek, dışımızda ne kadar güçlü, özgüvenli, sağlam durmaya çalışsak da “ben değersizim çünkü…
Diğer insanlara karşı verdiği mücadele kadar yormadı insanı hiç bir mücadele. Şansını deneyen, sınırları zorlayan insanlara karşı ne yapmalı? Susup içimize atsak biz deliriyoruz… Kavga edip bağırsak sinirleri bozuk olan oluyoruz, suçlu oluyoruz… Sakin sakin derdimizi anlatmaksa zor ve yorucu. Hele hele her seferinde aynı şeyleri anlatmak… Ama siz yorulmayın ve sıkılmayın. İçinize atmak, anlamasını…
Çok büyük bayram bu bayram Herkese kutlu olsun Çok ulu bayram bu bayram Herkese mutlu olsun.
Bazı insanlar her şeye tamam derler. Hiçbir söylediğinize karşı çıkmazlar ama sonuçta kendi bildiklerini okurlar. Sizinle aynı fikirdeymiş gibi görünüp hiçbir isteğinizi yerine getirmemeleri sizi çıldırtabilir. Tamam, haklısın, unutmuşum, olmuşla ölmüşe çare yok en çok kullandıkları kelimelerdir. Haklısın lafını duymaktan nefret eder hale gelebilirsiniz. Çünkü hep haklı olmanıza rağmen hiçbir isteğinize uyulmuyordur. Bazı insanlar, sizin…
Zararlı düşünceden kurtulmanın özel bir formülü yoktur. Eğer zihninizi faydalı düşüncelerle ve en önemlisi kendi kontrolünüzdeki konularla meşgul ederseniz, gereksiz düşünceler zaman içinde kendine yer bulamayacağından sizi rahat bırakırlar.
İnsan, yaşadığı sorunları çözdükçe huzura kavuşur. Aksi takdirde çözülmemiş sorunlarımız bütün hayatımızı yönetmeye başlar. Hepimiz başımıza gelen sorunları aşma gücüne sahibiz. Gücünüzü farkedin ve sorunlarınızın üstünü örtmeyin.
Bireysel psikoterapiyi danışan- danışman arasında geçen özel bir etkileşim biçimi olarak tanımlayabiliriz. Tüm terapilerin amacı uyumsuz davranışları değiştirerek kişinin algıladığı mutsuzluğu ya da acıyı ortadan kaldırmaktır. Bununla beraber danışanın kendi başına düşünmesine, karar verebilmesine, kendini tanımasına yardımcı olma amacı taşır. Terapist çoğunlukla hastanın hayatında yönlendirici olmaz. danışanın tüm yönleriyle koşulsuz kabul eder. Terapinin hasta için…
Bir ilişkide önemli olan karşınızdaki kişinin size nasıl hissettirdiği değil, nasıl biri olduğudur. Daha açık söylersek, size iyi hissettiren herkes, gerçekte iyi ve dürüst biri olmayabilir.
Sevgili Anne Babalar, Bencil çocuklar yetiştirmek istemiyorsanız çocuklarınıza özgüven vermeyi abartmayın. Her şeyin fazlası zararlıdır; özgüvenin bile.. Dünyanın kendi merkezinde döndüğünü sanan, erken gelişmiş şişkin egolara sahip çocuklar sizleri gereğinden fazla yorar. Kişilik gelişimi zarar görmesin diyerek; çocuğu sürekli onaylamak, gerekli yerde sınır koymamak, her sorusuna her an onu hiç bekletmeden detaylıca cevap vermek, her…
Evlenmek isteyen genç kıza soruyorum. “Nasıl bir eş arıyorsun, ne istediğini biliyor musun” “Evet biliyorum” diyor. “Ne istiyorsun peki” “Eli yüzü düzgün olsun, çok yakışıklı olsun demiyorum ama beğenmem lazım elektrik önemli. Sonra evi …olsun bir kere, arabada lazım tabi, iyi bir işi ve düzgün bir maaşı olsun. Şu saatten sonra sıkıntı çekmek istemiyorum.” Evlilik…
Merhaba Buraya gelmeden önce kendime güvensizlik vardı. Sınav Kaygısı (çok fazla olmasada), sosyal aktivitelerde çok iyi olmadan kendimi göstermek istemiyordum. Şu an kendimi rahatlamış, güvenim gelmiş durumda. Sosyal aktivitelerde de çok iyi olmasam da yer almaya başladım. Tabii ki bu da benim kendime olan güvenden kaynaklanıyor. Güvenimin yeniden gelmesiyle derslerim süper oldu. Deneme sınavlarıda iyi geçiyor. Sınavda…
Merhaba Öncelikle kısaca kendimi tanıtayım. Konuşma problemi olan 18 yaşında bir gencim . Tülay Hanım la tanışmadan önce kendime güvenim hiç yoktu ve yabancı kişilerin karşısında konuşurken zorluk çekiyordum. Ama şimdi böyle bir problemim yok Tabi bunda en büyük emeği Tülay Hanım ın sayesinde. Ben buradan tülay hanıma çok TEŞEKKÜR EDERİM. Ne yapsam onun hakkını…
Buraya ilk geldiğimde kötü alışkanlıklardan kurtulmak istediğimi belirtmiştim. Defalarca denememe rağmen bu alışkanlıklardan kurtulup hayata bir düzen getiremiyordum. Ancak ilk çalışmadan başlayarak müthiş bir düzelme yaşadım. İçimdeki bu alışkanlıklara olan istek azaldı ve artık bana hükmetmez hale geldi. Sadece bununla kalmadı yaşama bakışım olumlu olarak değişti. Herşey için binlerce kez teşkekkür ederim. Sizin bana verdiğiniz…
Sevgili Tülay Hanım Gerçekten iyi ki gelmişim diyorum size şu an. Çümkü sıkıntılarımın azaldığını hatta büyük ölçüde bittiğini düşünüyorum. Benim bir çok hatamı farketmemi ve yeni ufuklara doğru yönelmemi sağladınız. Siz çok tatlı birisiniz. iyi ki tanıştık her şey için çok teşekkürler. H.O.G. Tüm yorumları okumak için lütfen bağlantıyı takip ediniz.
Sevgili Tülay Abla Ben gelmeden önce çok korkularım vardı. Seninle konuştukça korkularım azaldı. Şimdi kendimi çok iyi hissediyorum. Sana ne kadar teşkkür etsem azdır. Keşke senin yanına daha çok gelebilsem. İşallah görüşürüz. Sizi seven Beyza Tüm yorumları okumak için lütfen bağlantıyı takip ediniz.
Sıkıntım vajinismus’tu. İnsanı gelgitlere sürükleyen çok doğal ve normal bir deneyimin çok zor hatta imkansız gibi görünmesine neden olan bir sıkıntı…. Çok araştırdık, çok yere gittik… Tıkandık, bunaldık… Tekrar araştırdık…. 7 yıl !… çok zor geçti…. sevgimiz sınadı aslında . Herşeye rağmenmutluyduk…. Sonunda Tülay hanımla tanıştık.Sayenizde hayatın doğallığıma ulaştık.Korkarak, istemeden geldik. Geriye dönüp bakınca ”…
Tülay Abla ! Sen çok tatlı dilli güler yüzlü birisin. Ve bence çok iyi bir eş, anne,evlat ve bireysin. Ben senin yanında hep doğal oluyorum. Çünkü sende çok deli dolu mutu birisin . Ve elbise giyince çok güzel oluyorsun 🙂 Ya sen aslında her zaman güzelsinde elbise giyince daha bi güzel oluyorsun…. Ben daha 15…
Hayatımızın hiç de azımsanmayacak kadar büyük bir zamanında başımıza gelen sorunların gerçekliğini idrak edemeyiz. Hayatın, olan bitenin, başımıza gelenin gerçek olduğunu fark etmeden kabullenme aşamasına geçemeyiz. Ancak gerçekleri kabul ettiğimizde o durumla ilgili ne yapacağımıza dair karar verme gücümüzü açığa çıkarabiliriz. Farkına varılıp kabul edilemeyen sorunlar haliyle çözümlenemez. Bize yapılan kötü şeylere karşı tavır koyabilme…
Hayatımızdaki tek ışık kaynağı, diğerinden gelecek bir telefon, onun bir tek gülüşü, onu bir kere daha görmek hatta Hayatımızdaki tek ışık kaynağı, diğerinden gelecek bir telefon, onun bir tek gülüşü, onu bir kere daha görmek hatta resimlerine bakmak haline geldiyse ve o ışık da diğerinin elindeyse vay halimize. Bir köle gibi davranarak prenses muamelesi göremezsiniz.…
Dünya çapında devam eden bireysel silahsızlanma kampanyaları dünya kenti Antalya’yı teğet geçti , silah ruhsat sayısının hergeçen gün arttığı Antalya’da 2007 yılında 2Bin 377 adet silah ruhsatı kayıtlara geçerken bu sayı 2008 yılında 2 bin 690 a ulaşarak tavan yaptı. HIzla göçle birlikte silah syısının arttığını belirten yetkililer 2009 un 4 aylık döneminde silahlanan kişi…
Psikolog Tülay Kök, evliliğin sürekli mutlu yaşamak anlamına gelmediğini, ancak daha mutlu ve uzun yaşamak için mutlaka evlenilmesi gerektiğini söyledi. Sabah – 24.08.2013 http://www.sabah.com.tr/Yasam/2013/08/24/daha-uzun-ve-mutlu-yasamanin-sirri-evlilik
Çocuk oyuncular istismar ediliyor Psikolog Tülay Kök, “En büyük çocuk istismarı dizi setlerinde yaşanıyor” dedi. DİZİLERDE rol verilen çocukların aileleri tarafından istismar edildiğini söyleyen Türkiye Hipnoz Platformu Antalya Çalışma Grubu Kurucusu ve Psikolog Tülay Kök, “En büyük çocuk istismarı dizi setlerinde yaşanıyor” dedi. Her geçen gün gelişen dizi sektörünün çocuk oyuncuları olumsuz yönde etkilediğini dile…
Psikolog ve rehber öğretmen Tülay Kök ‘ün öğrencileri ile diyaloğu çok başarılı.Öğrenciler tüm sorunlarını öğretmenlerine rahatlıkla anlatıyor ve çözümünü birlikte buluyorlar.
Genç İdealist bir profesyonel . Psikolog ve rehber öğretmen Tülay Kök , okulunda sorumluluğunu taşıdığı ve sorunlarına ışık tutuğu çocukların haricinde bir dünyaya yazın dünyasına adım attı .
Tülay Kök: Uyuşturucu Kullanan Ünlüler Tıkanmışlık Yaşıyor Psikolog Tülay Kök, ünlülerin uyuşturucu kullanmasıyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede “Tutunabilecekleri bir inanç sistemleri yok” dedi. 12.08.2013
Kısa Açıklama İnsanlar kendilerine acı veren ve bir türlü çözülemeyen sorunları olduğunda son çare olarak terapiste giderler. Terapi odası son duraktır.Terapist seanslarda akıl vermez, önerilerde bulunmaz, kişisel fikir ortaya koymaz. Ancak fikirlerinden ve önerilerinden oluşan bir kitap yazabilir Bakalım insanlar en çok nelerden şikayetçi ? Hangi sorunlarla Başa Çıkamadıkları için bir terapistin kapısını çalıyorlar ?…
8 yıllık detaylı araştırma ve yüzlerce uygulamalı çalışma neticesinde dünyada ve Türkiye’de bu alanda yazılmış ilk eserdir. Hipnozun eğitim üzerinde pedagojik, psikolojik temellerini araştırmış ve öğrenme sürecini olumlu etkileyerek, verimliliği ve başarıyı etkin-hızlı şekilde arttırmanın mümkün olduğunu , bunun altyapısının nasıl olacağını okuyucuya ve eğitim bilimleri alanında çalışan uzmanlara önermiştir.
Okul sınav başarı ve öğrenme üzerine Aile ,öğrenci ve rehberlik ve psikolojik danışmanlar için hazırlanmış yönlendirici kaynak kitap. Özellikle kitabın yazım dilimdeki sadelik anlaşılır ve içselleştirilebilirlik sayesinde her yaş öğrenci ve uzmanın sıkılmadan kolaylıkla bilgi ediebileceği ve eğitim yaşamına rehber kaynak olarak kullanılabilecek değerli bir kiyaptır..
Proin tellus mi, eleifend non venenatis sit amet, ullamcorper at ligula. Nunc molestie dolor nec magna fermentum in pharetra orci mollis. Nam tempor diam elit. Praesent magna metus, consequat consectetur viverra nec, convallis et lacus dolor amet!
Vivamus ullamcorper leo risus, non vehicula odio. In consectetur viverra ante, eget vulputate magna aliquam in. Ut sem arcu, consequat quis lacinia id, ultrices in felis. Suspendisse potenti. Donec venenatis, eros scelerisque volutpat fringilla, mi diam varius ligula, in eleifend lectus est.
Vivamus ullamcorper leo risus, non vehicula odio. In consectetur viverra ante, eget vulputate magna id, ultrices in felis. Suspendisse potenti. Donec venenatis, eros scelerisque volutpat fringilla, mi diam varius ligula, in eleifend lectus est fermentum lorem. Duis volutpat sollicitudin ante ac hendrerit.
Ut enim ad minima veniam, quis nostrum exercitationem ullam corporis suscipit laboriosam, nisi ut aliquid ex ea commodi consequatur. Quis autem vel eum iure reprehenderit qui in ea voluptate velit esse quam nihil molestiae consequatur?
Hayat öylesine giderken kendi halinde, hayatına biri girer ve ayaklarını yerden keser. Her gün arar, sorar, ilgilenir. Hediyeler alır, sürprizler yapar ve seni önemser. Sanki ağzından çıkan her şey, onun için kanun olmuştur. Her sözünün, her hareketinin önemsendiğini gördüğünde gerçekten bu hayatta önemli ve değerli olduğunu hisseder, varlığının ve yokluğunun bir şeyleri etkilediğini düşünürsün. ……
Hayat öylesine giderken kendi halinde, hayatına biri girer ve ayaklarını yerden keser. Her gün arar, sorar, ilgilenir. Hediyeler alır, sürprizler yapar ve seni önemser. Sanki ağzından çıkan her şey, onun için kanun olmuştur. Her sözünün, her hareketinin önemsendiğini gördüğünde gerçekten bu hayatta önemli ve değerli olduğunu hisseder, varlığının ve yokluğunun bir şeyleri etkilediğini düşünürsün. ……
Çocuk gelinler meselesi, kadına şiddet, kadın cinayetleri gündemin en önemli konularını oluşturuyor.Aile ve sosyal politikalar bakanlığı bu konularda çalışmalarını sürdürüyor. Kızlarımız okusun, ellerinde altın bileziği olsun. Ama yine de olmuyor. Kadınlar ne şiddet görmekten ne öldürülmekten, ne terk edilmekten kurtulabiliyorlar. Eğitimli kadın da aldatılıyor, dövülüyor, öldürülüyor yine eğitimli eşleri, sevgilileri tarafından.Kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklerin…
Düştüğü her zor durumdan çocuğunu kurtaran bir anne farkında olmadan çocuğun bilinçaltına şu mesajı verir: “Eğer hayatta zor bir duruma düşersen mutlaka sana yardımcı olacak birileri vardır. Senin sorunlarını çözmek için sıkıntıya girip çabalamana hiç gerek yok.”Elbette annenin amacı her şeyi kendinden hak gören ve sorumluluktan yoksun, bencil bir çocuk yetiştirmek değildir. Annenin tek amacı…
Ut enim ad minima veniam, quis nostrum exercitationem ullam corporis suscipit laboriosam, nisi ut aliquid ex ea commodi consequatur. Quis autem vel eum iure reprehenderit qui in ea voluptate velit esse quam nihil molestiae consequatur?
Güçlü ve dayanıklı olmaya çalışırken sert ve kaba, yumuşak ve uyumlu olmaya çalışırken de pasif ve ezik davranıyoruz. Korkularımız bizi esir aldığında sevgi ve sezgiyle değil bilgiye dayalı stratejilerle hareket ediyoruz. O zaman da samimi ve kendimiz gibi davranamıyoruz. Korkuları tarafından yönetilen bir insan samimi ve gerçek olamaz çünkü.
Annenin evlatlarından birine tutkun olması, kardeşlerin birbirine düşman olmasıyla sonuçlanır.Daha zayıf gördüğü çocuğundan yana tavır alarak onu korumaya çalışan anne , farkında olmadan aile bağlarına ağır bir darbe vurur ve böylelikle kardeşlerin birbirine kenetlenmesine engel olur. …Kardeş dayanışmasının en büyük düşmanı, çocukları arasında eşitlik sağlamaya çalışan annedir. Zayıf, başarısız, hasta ya da yetenekleri sınırlı bir…
Temelleri çocukluk yıllarına dayanan acılarımız, bugüne gelindiğinde kendilerini en çok aşağıda saydığım korkularla belli ediyor ve hissettiğimiz bu korku, tüm hayatımızın yönetimini ele geçirecek kadar güçlü olabiliyor. • sevilmemek • değer verilmemek • yalnız kalmak… • dışlanmak • seçilmemek • terk edilmek • kulak verilmemek • eleştirilmek • ezilmek • hakkını yedirmek
Sanki karşımızdaki kişi daha fazla çaba gösterse, mutlu olabileceğimize inanırız. Oysa ki mutluluk kanaat etme oranımızla belirlenen bir niyetlenme biçimidir. Mutlu olmaya niyet edersiniz, kanat edersiniz, şükredersiniz.Karşımızdaki kişi hatalı insanoğludur. Bir şeyleri eksik bırakacaktır. Her şeyi tam yapmak istese de yapamayacaktır. Çünkü kimse yapamaz ve biz mutlu olma…ya niyet etmediysek eksik bulmak kolaydır.Mutluluğumuzun miktarını artılarla…
Nam et urna ante, vitae pretium lacus. Vivamus ullamcorper leo risus, non vehicula odio. In consectetur viverra ante, eget vulputate magna aliquam in. Ut sem arcu, consequat quis lacinia id, ultrices in felis. Suspendisse potenti.
Ipsam voluptatem quia voluptas sit aspernatur aut odit aut fugit magni dolores eos qui ratione voluptatem sequi nesciunt. Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit quia non numquam eius modi tempora incidunt ut labore etat voluptatem.
İnsanların bizi yönetme ve istediklerini yaptırma yollarından biri de bizi olmadığımız bir şeylerle itham etmeleridir. Biz de böyle biri olmadığımızı ispat etmek için çabalarız. İnsanların kafasında olmadığımız biri gibi algı yaratmak istemeyiz. Anlamıyormuş gibi yapan insanlara karşı kendimizi anlatma tuzağına düşeriz.Evde yemek olmadığı bir… gün eşiniz şöyle diyebilir: “Sen zaten ne zaman yemek yaptın ki.”Ya…
Nemo enim tem sequi nesciunt. Neque porro quisquam est, qui dolorem ipsum quia dolor sit amet, consectetur, adipisci velit, sed quia non dolores eos qui ratione voluptatem sequi lorem ipsum dolor nesciunt.
İnsan zihni bilgiyi depolama görevini nesnelerin ve olayların bizde bıraktığı ilk izlenimlere göre yapar. Bir şeyi ilk yediğinizde sevmediyseniz sonradan sevemezsiniz. Bir şeyi yanlış öğrendiyseniz, sonradan doğrusunu öğrenmeniz zor olur. İlk izlenim önemlidir.Aynı zamanda bu dünyadaki önemimiz, değerimiz, güvenliğimizle ilgili olan ilk izlenimlerimiz de çok önemlidir. Her tür ihtiyacımızın karşılandığı bir ailede doğup büyüdüysek ihtiyaçlarımızın…
Diğerini suçlamaya giriştiğimiz ya da suçlamalar karşısında ısrarla savunmada kaldığımız her an, ortada karşılanmamış bir ihtiyacımız ya da büyük bir beklentimiz vardır. İletişim kitapları, sen dili, ben dilini, iletişimdeki hataları, suçlamadan konuşmanın önemini anlatırlar. Beden dili kitapları nasıl duracağımızı söyler. Oysa ortada diğeri tarafından karşılanmasını beklediğimiz bir ihtiyaç varken, bu ihtiyacı nasıl bir dille anlattığımızın…
Sessizce boyun eğenlerden mi? Delice kavga edenlerden mi? Yoksa alıp başını gidenlerden misiniz? Ruhsal benliğimiz bir kere ihlal edildiğinde ne yaparsak yapalım hem biz hem de diğeri kırılıyor. İlişkiler yara alıyor. Ruhsal dünyamızı yaralamalarını engellemek için kendimizi korumayı öğrenmek, yapılabilecek en iyi şey.
Sitem etmek içimizdeki boşluk duygusunun büyüklüğüne işaret eden, kalbi soğutan bir davranıştır. İçerdiği beklenti yükünden ötürü sitem edilen kişinin kendisini yetersiz hissetmesine neden olur.Sitem, kendinde hak görmektir. Kendin…i alacaklı hisseden insan sitem eder ve kimsenin bize borcu olmadığından sitem edilen kişinin kalbi buz gibi olur.Sitem etmek diğerini zorlamaktır. Verebileceklerinden daha fazla ihtiyaç duymak bir sorundur.
Yarın karneler alınacak. Çocuğunuzun karnesi tam istediğiniz ya da hiç istemediğiniz gibi olabilir.Sonuçta karne çalışma sürecinin bir sonucudur. Çocuk yapması gerekenleri yapmış ya da yapmamıştır. Bu noktada önemli olan, çocuğun yaptıklarıyla elde ettiği sonuçlar arasındaki neden sonuç ilişkisini kurabilmesidir. “Bu dönem iyi çalıştım, ödevlerimi yaptım ve sonuçlar iyi geldi.” “Bu dönem yeterince çalışmadım ve sonuçlar…
Annelerin erkek çocuklarına karşı “benim tek dayanağım”, “yaşama sebebim” tarzındaki yaklaşımları, bu çocukların ileride kuracakları ilişkileri olumsuz yönde etkiler. … Hiçbir erkek çocuğu annesinin ona yüklediği sorumluluğu taşıyamaz, annesini kurtaramaz ve bu nedenle içinde bir yetersizlik duygusu taşır. Bu çocuklar büyüdüklerinde içlerinde taşıdıkları yetersizlik duygusunu yenebilmek için, ilişki yaşadıkları kadınları mutlu etmek uğruna ellerinden geleni…
“Ölüm anı kameralara böyle yansıdı” diyerek haberi anons ediyor spiker. Bir kadın vuruluyor sokak ortasında, dizlerinin üzerine yığılıyor oracıkta. Başka bir haberde bıçaklanan genç adam bir iki adım attıktan sonra duruyor. Daha fazla gidemiyor. Son kez yere düşüyor ve bu dünyadaki son görüntüsü kameralar tarafından kaydediliyor. Ölüm’ün mahremiyeti yok mu? Milyonların önünde ölmek… isteyen var…
“Ölüm anı kameralara böyle yansıdı” diyerek haberi anons ediyor spiker. Bir kadın vuruluyor sokak ortasında, dizlerinin üzerine yığılıyor oracıkta. Başka bir haberde bıçaklanan genç adam bir iki adım attıktan sonra duruyor. Daha fazla gidemiyor. Son kez yere düşüyor ve bu dünyadaki son görüntüsü kameralar tarafından kaydediliyor. Ölüm’ün mahremiyeti yok mu? Milyonların önünde ölmek… isteyen var…
Kötü giden ilişkiler içinde karşımızdakine olan bağımlılığımız daha da artar. Acı çekmemize rağmen bu tür ilişkileri bitiremeyiz. Yalnız kalmaktan, bizi sevecek birini bulamamaktan, dostlarımızı kaybetmekten korkarız. Kendimize olan güvenimizi ve tek başımıza ayakta durabileceğimize olan inancımızı yitirmişizdir.Yalnızlık korkusunun paniğiyle, ilişki biter bitmez bazen de henüz ilişki bitmeden başka bir kadına ya da adama sarılmak bir…
Fark etmez demek ne istediğini bilmemek ya da istediğini söyleyememektir. Ortada birden fazla seçenek varsa hangisini seçtiğiniz her zaman fark eder. Ne istediğinizi soranlara net bir cevap verin. “Ne içersin” gibi basit b…ir soru ya da “nerede yaşamak istersin” gibi önemli bir soruya verilecek açık bir cevabınız olsun. Eğer “bilmiyorum” ya da “benim için gerçekten…
İnsan sevdiğinin gözündeki yerini, değerini bilmek ister.Acaba beni seviyor mu? Ben gerçekten değerli miyim? Onun gözünde özel miyim, farklı mıyım? En çok beni mi sevdi? Hayatındaki yerim ne? Sevdiğinin gözünde kendine yer ararken yorulur insan. Karşındakini de yorar. “Benim için ne düşünüyorsun? Beni seviyor musun?” Sorular hiç bitmez, cevap alamadıkça daha da artar acısı.İnsan en…
Akışa bırakmanın anlamı yanlış anlaşılmasın. Akışa bırakmak demek, salıvermek, bırakmak, koyuvermek demek değildir. Akışa bırakmak tek başına bir hayat felsefesi değil, istemek, hayal etmek ve çabalamaktan sonra gelen aşamadır. Akışa bırakmak başka, kendini bırakmaksa başkadır. Akışa bırakın ama kendinizi bırakmayın.
Ne zaman kendini tam hisseder insan? … Her şeyiniz tamam olsun ondan sonra evlenin deniliyor mesela. Her şey ne zaman tamam olur ki? İnsanın eksikleri ne zaman biter? Bunun ölçüsü nedir diye sormak istiyorum. Bir türlü harekete geçemiyoruz çünkü kendimizi hazır hissedemiyoruz. Hazır olmaktan anladığımızsa şartların tam manasıyla eksiksiz olarak elverişli olması. Ama olmuyor. Bir…
Bazı insanlar ilişkileri çok kötü gitmesine ve ilişki içinde sürekli istismar edilmesine rağmen ilişkilerini bitirmezler. Neden katlandıklarını soranlara da “ne yapayım elimde değil, çok seviyorum” diyerek cevap verirler.Bazı insnlar da çok iyi giden bir ilişkide kolaylıkla terk edebilir ve “çok iyi bir çifttiniz, hiçbir sorun yoktu, neden ayrıldınız” diyenlere: “Artık onu sevmiyorum, elimde değil, duygularım…
İnsan yanlış yollara tek başına girmez çünkü kimse tek başına kaybolmak istemez. Yanına birilerini de almak ister. Kötü yollara girdiğinde kaybolmaktan korkar ve yanında tutunacak birileri olsun ister. Kendinden ve yaptıklarından yeterince emin olmadan, hayat yolculuğunda pervasızca yürüyen herkes dostlarından bir yoldaş arar kendine.
Öfke bir duygudur. Bağırmak, saldırmak, dayatmak ise birer davranış biçimi. Öfkelenmek normaldir ve sizi haksız duruma düşürmez. Öfkeliyken davranışlarınızı ve sözlerinizi kontrol edemediğinizde haksız duruma düşmeniz kaçınılmazdır. Kontrolü kaybetmek yüzünden, haklıyken haksız duruma düşmek, sizi öfkelendiren şeyden daha fazla acı vericidir.
Beklentilerimin çok üzerinde fayda bulduğum çalışmalar için Tülay Kök hanfendiye çok teşkkür ediyorum. Tüm yorumları okumak için lütfen bağlantıyı takip ediniz.
Yeni yıldaki yenilik lafta kalmasın, değişen sadece bir rakam olmasın. Değişen rakamların biz bir şey yapmazsak bir şeyleri değiştirmeye gücü olmadığı unutulmasın.Yeni yıl bahane belki de… İnsan ruhu arada sırada şöyle bir aç kapa yapmak, bir şeylerin değişeceğine inanmak, yeniden başlamak, umut etmek istiyor. Yeni olan her şey içimizde büyük bir heyecan uyandırıyor.Yeni yıl şöyle…