Kötü niyetli olduğunu düşünmediğim ama iyi niyetli olduğuna da emin olamadığım insanlar var. Kötü bir niyetleri yok, zarar vermek istemiyorlar eyvallah. Bilmeden, fark etmeden, kötülük gütmeden yapıyorlar her ne yapıyorlarsa. Ama yaptıkları bana iyi gelmiyor, yoruyor, yıpratıyor. Görmüyor mu peki benim yıprandığımı, soğuduğumu, yaşadığım ıstırabı göremiyor mu? Aynı şekilde davranmayı neden sürdürüyor. Aradan yıllar geçiyor bazen. Peki insanların bilmeden, istemeden belki de hiç fark etmeden verdikleri zarar karşısında ne yapmalıyım?
Elbette susmamalıyım, derdimi söylemeliyim. Ama onun kötü bir amacı yok ve konuşursam üzülür, onu utandırmış olurum dememeliyim. Çünkü karşımdaki insan kötülüğümü amaçlamasa da iyiliğim için de bir şey yapmamıştır. Bir şeylerin yolunda gitmediğini gördüğü halde ne yapmam lazım, acaba ben nerede yanlış yapıyorum diye sormamıştır. İşte o zaman onun kötü niyetli olmayışının da bir anlamı kalmaz. Çünkü kötü niyetli olmamak yetmez, iyi niyetli olduğunu göstermek için çaba harcamak gerekir. İyilik lafla, niyetle olmaz, eyleme geçmek gerekir. Benim niyetim iyi, kalbim temiz demek yetmez. İyilik yapılan bir şeydir, aktif bir eylemdir yani, kendiliğinden olan bir şey değildir. İyi düşünmek yetmez iyi şeyler yapmadıktan, gönül almadıktan, kırılan kalpleri onarmadıktan sonra.