Bana iyi mi geliyor?
Hayata başlarken umutlarımız vardır. Hayal ettiklerimize kavuşmak için çok çabaladığımız bir dönem izler bunu.
Hayal ettiklerimize ulaşmış ya da ulaşamamış olabiliriz. Zaten sonuç değişmez. Her iki şekilde hayal kırıklığı yaşarız.
Yatay düzlemden sıyrılıp hayatın üst katmanlarına ilerlemek ve derinlere kök salarak güçlenmek için enerjiye ihtiyacımız vardır ve bu enerji ancak sıkışma durumunda ortaya çıkar. Sıkışma durumundan kurtulmak için bir şeyler yaptıkça geçici olarak rahatlasak bile sonunda daha çok sıkışmış hissederiz. Bu nedenle, bana iyi geliyor dediğimiz her şey aslında uzak durmanız gereken şeyler olabilir. Rahatlamak için bir şeyler yapmaya ihtiyaç duyuyorsak ve o şey her ne ise onu yapmadan duramıyorsak kaçış içinde olma olasılığımız yüksek demektir.
Bir arkadaşım ayda en az iki kere Olimpos’a gidip ağaç evde uyumazsa asla dinlenemediğini, o hafta işlerinin iyi gitmediğini ve çok stresli olduğunu söylüyordu. Ağaç evlerde kalmayı sevmekte bir sorun yoktur, doğa bize çok iyi gelir. Ancak, iyi hissetmek için yaptıklarımız eğer kaçış planımızın bir parçası olduysa bu noktada doğa bile bize zarar verir. Çünkü bize iyi hissettiren, dolmuş bardağımızı boşaltan bir uyuşturucu haline gelmiştir.
Bir şeyden zevk almak güzeldir. Güzel olana muhtaç olmak ise bağımlı kişiliğin özelliğidir. Bize iyi hissettiren, film seyretmek, şiir okumak, felsefi konularda sohbet etmek, seyahat etmek bağımlısı olmadığımız ve hayatımızı bunlar üzerine kurmadığımız sürece güzeldir.
Bu nedenledir ki pek çok insan için küçük bir dağ köyü ya da sahil kasabasında sürekli yaşama kararı hayal kırıklığıyla sonuçlanır. Kendimizden kaçmamıza hizmet eden her tür eylemi bırakıp, durağan kalabilmeyi, sıkıntıya katlanabilmeyi öğrendiğimiz zaman yaptığımız şeyler bize gerçekten iyi gelir.
Psikolog Yazar Tülay KÖK
Gsm: 0 533 815 33 54