“Ölüm anı kameralara böyle yansıdı” diyerek haberi anons ediyor spiker. Bir kadın vuruluyor sokak ortasında, dizlerinin üzerine yığılıyor oracıkta.
Başka bir haberde bıçaklanan genç adam bir iki adım attıktan sonra duruyor. Daha fazla gidemiyor. Son kez yere düşüyor ve bu dünyadaki son görüntüsü kameralar tarafından kaydediliyor.
Ölüm’ün mahremiyeti yok mu? Milyonların önünde ölmek… isteyen var mı? Kim kameraların önünde ölmek ister? Dünyadaki son saniyelerini milyonlarla paylaşmak isteyen?
Ölen kişinin cevap hakkı var mı?
O sabah evden çıkarken sokak ortasında bir cinayete kurban gideceğini bilmiyor hiç kimse. Kebapçının kamerasına yansıyan can verme anının haber bültenlerine malzeme olacağını ise hiç ama hiç kimse aklına getirmiyor.
Dünya iki kapılı bir han. Ve son kez çıkarken bu kapıdan, insanın son nefesini verdiği o andan daha mahrem bir an olabilir mi?
Şiddete kurban gidip canından olmak kadar şiddet doludur ölüm anının milyonlara seyirlik olması. Kavga, kaza ya da cinayet. Kameralara takılmadan ölen kişinin üstünü örterler, onu göstermezler de, ölmekte olanı göstermekte bir sakınca görmezler. Bunun adına habercilik denmesin. Artık haberlerde bu görüntüler lütfen gösterilmesin.