MUTLULUK
Ben burada danışanlar demeyi tercih ediyorum. Çünkü; Danışmanlık hizmeti veriyorum. Eğer tıp doktoru iseniz hastalarım da diyebilirsiniz. Bizim başvuru formumuzun en alt bölümü başvuru nedeni başlığından oluşur ki neredeyse %80 oranında boş bırakılan bir bölümdür. Diyebilirsiniz ki “yazmakta zorlanıyor olabilirler” .Ancak ilk seans içinde de genellikle bariz bir nedenden söz edemediklerini görürüz danışanlarımızın.
Ama ben kendimce başlangıçta rastlanan şikayetleri bir sınıflama yaptım, genel olarak,
*Mutsuzluk
*Umutsuzluk
*İç sıkıntısı
*Çaresizlik
*Can sıkıntısı
*Gerginlik
*Huzursuzluk
*Boşluk hissi
*Enerjisinin düşük olması
Şeklinde tanımlanabileceğini gördüm.
Diyebilirsiniz ki bunlar direkt olarak depresif semptomlar ve bir psikolog olarak nasıl bu tanıyı koyamıyorsunuz. Ya da anksiyete bozukluğu diye düşünebilirsiniz. O halde sokakta gördüğünüz insanların tamamına psikiyatrik bir tanı etiketi koymak gerekecektir ki bu konu üzerinde düşünmek gerekir.
Tanı ölçütleri açısından baktığımızda bu belirtilerin gerek süre ve sıklık açısından , gerekse de danışanların genel değerlendirmesi ve geçmiş öykülerine bakıldığında tanı konulabilecek bir durum olmadığı ortada. Bir hastalık olmaksızın insanların kendini iyi hissetmediklerini görmekteyiz.
“Bir ben var benden içeri” demiş
İşte bu içimizdeki ben ile dışımızdaki ben arasında ki bağların kopuşu, sıkıntıların en temel kaynağı durumundadır. Benliğimizin kendimizi unutması da diyebiliriz buna. Kendisiyle bağlarını koparan onu unutan , hatırlarsa bile modern çağın koşulları gereği onu ihmal eden benlik, acı çekmeye mahkum kalacaktır.
Kendimizin benliği durdurmasının en güzel yolu olmasa da en çok kullandığı yolu ise benliğe çelme takmaktır. Yoksa benlik başını alıp dolu dizgin gitmekte olan , nereye gittiğini kendisi de bilmeyen , kazara iyi yerlerden geçen , çoğunlukla kötü yollara sapan bir organizmadır. Organizma derken ne mi demek istiyorum? Kişiliğimizin bir parçası, bir aygıtta denebilir. Dolu dizgin koşan ,ehlileştirilmemiş bir at , belki de daha teknik bir terim kullanılabilir.Bence ne dediğimizin çok da bir önemi yok Kendi benliğimize çelme taktığımızda genelde ortaya çıkan , bizi durduran fiziksel semptomlar gelişir bedenimizde .Örneğin; Migren , huzursuz bacak sendromu ,huzursuz bağırsak sendromu(İBS) , karında şişlik , yüksek ateş ,mide bulantısı ,çarpıntı ,…ve daha sayılamayacak kadar çok şey sayılabilir bu listede .Bunlar ilk aklıma gelenler. Daha sık görüldükleri ya da daha önemli oldukları gibi bir anlam çıkmasın. Çelme taktığında ise hissedilen belirtiler yukarıda belirttiğim umutsuzluk , huzursuzluk , iç sıkıntısı, mutsuzluk….vb.
Psikologa başvuran bazı insanlara baktığımızda dışarıdan görülen manzara, çoğunda dört dörtlüktür. Dışarıdan bakan insanların imreneceği bir yaşantıları var diyebiliriz. Elbette ki bunun bir genelleme olmadığını üstüne basarak vurgulamak istiyorum. Anlatmak istediğim sadece sık karşılaşılan bir durum olduğudur. İşleri yolunda giden, ailesi olan, iyi para kazanan, sağlıklı çocuklara sahip, güzel evlerde oturup, pahalı arabalara binen insanların psikolojik olarak kendilerini hala mutsuz, yetersiz ve eksikli hissetmeleri diğer insanlara göre şımarıklık, tatminsizlik ya da doyumsuzluk olarak görülebilir. Hatta sorunu yaşayan insanlar bile her şeye rağmen mutlu olmadıkları için kendilerini suçlayarak kendilerinde bir eksiklik bir eziklik olduğunu düşünerek mutsuzluklarını daha da derinleştirebilirler.
Oysaki mutluluk peşinden koşulacak bir hedef değildir. Düşünce mutluluğun peşinden koşmak ise mutluluk kaçacak biz kovalayacağız ve yakalayınca bizim olacağını düşüneceğiz. Ancak mutluluk önce başladığı için avantajlı başladığı için o önde biz arkada bir kovalamaca içinde yaşayacağız. Bu şekilde mutluluğa ulaşmak mutluluğu yakalamak imkansızdır. Bu durumda ne yapılmalıdır diye soranlarınız olabilir.Benlik ,öz benlik , bilinçaltı , kendin olmak , öze dönmek , mutluluğu içinizde bulmak .. Her ne derseniz diyin işte gerçek siz ile yani var olmak için çabalayan öz benlik ve bunun izafi biçimi bilinçaltı ile var olan sizin yani bilincin sizin mutluluğunuz için birleşmesi ve bir amaca yönelmesi gereklidir. Dikkat ederseniz hemen hemen bütün gelişim kitapları , bütün uzak doğu felsefeleri , bütün batı psikolojik yaklaşımları öze dönme geçmişe dönme benliği bulma için meditasyonlar , yaş geriletmeleri , arınma egzersizleri ile manevi dünyaya öze dönüş ,erken gelişim dönemlerinin incelenmesi.. vb. gibi çalışmalar uygularlar. Amaç öz benlik,bilinçaltı gibi belirtilen organizmanın beyin ,bilinç ,yaşam ile birleştirilmesi ortaya bütün haline germiş ruhsal zeka ,ermek,kendini bulmak diye adlandırabileceğimiz bir gücün , bir aydınlanmanın ,huzura ve mutluluğa ulaşmanın çabası içerisindedirler.
Teknikler farklıdır , gidilen yollar farklıdır,varış süreleri ve yol alma hızları farklıdır.Ancak varılmak istenen nokta aynıdır.
Psikolog Yazar Tülay KÖK
Gsm: 0 533 815 33 54
tulaykok@tulaykok.com