Küçüksündür. Çocuğun birinden dayak yersin. Eve koşarsın bütün ümitler annende gibi. Ve annen der ki: “Utanmıyor musun ufacık çocuktan dayak yemeye, sen de bir tane vursaydın ya. Dayak yiyip gelme bir daha yoksa bir dayak da benden yersin”.
Yine küçüksündür, top oynarken düşer ağlaya ağlaya eve gelirsin annenin kollarına sığınmaya. Annen der ki “düştün mü sen, önüne baksana, oynamasını bilmiyorsan oynama, düşüp gelme bir daha yoksa bir daha dışarı çıkamazsın”. Annen bu sırada kanayan dizine bağırta bağırta tentürdiyot döküp gerekli müdaheleyi yapmaktadır. Fiziksel hasar tamir edilir, yara bandı yapıştırılır ve o bant düştükçe yenilenir. Ama kalbindeki hasar kat be kat artmıştır.
Yine küçüksündür, oyuna dalıp ödevini son güne bırakmışsındır ve kaygıyla annenin yanına koşmuşsundur. “Anne ödevim var, bitmedi, öğretmenim kızar mı?”
Annen der ki: “İnşallah kızar. Ben sana ne dedim. Pazar akşamına ödev mi bırakılır, neden zamanında bitmiyor bu ödevler. Sınıfın ortasında kızsın sana öğretmen de aklın başına gelsin”
Korkun daha da artmış, onurun kırılmış ve kendi beceriksizliğinden utanca boğulmuşken annen daha fazla kayıtsız kalamaz. “Getir bakalım ödevin neymiş”
Anneniz adeta bir kurtarıcı gibi yetişir imdadınıza. Ödevinizi ya yapar ya da yapmanıza yardım eder. Ardından son ayarları verir. “Bir daha bu saate ödev bırakırsan seni çok fena yaparım”. O ödev sonraki haftalarda hep o saate kalır.
Yıllar geçer büyürsün. Dertlerin annenin boyunu aşmıştır. Ne bedenindeki yaralar yara bandıyla geçecek gibidir ne de yapman gereken işler annenin beş dakikada yapıvereceği ödevlere benzer.
Annen üzgündür. “Yavrum hiç gelip gitmiyorsun, hiç anlatmıyorsun neler yapıyorsun”
Sorunların annenin çözebileceği gibi olmaktan çıktığında annenle arana bir mesafe girer. Söylesen ne olacak? Anlatsan neye yarayacak? Destek, şefkat, anlayış, merhamet gelecek mi annenden? Yoksa anneni üzmekten başka bir işe yaramayacak mı anlattıkların? Peki annen üzülürse ne yapacaksın? Sen üzgünken annen ne yapıyordu sahi? Kızıyordu. E o senin annen kızmak olmaz. O zaman susmak en iyisi mi? Öyle görünüyor.
Diyeceğim o ki çocuklarınıza verebileceğiniz en değerli şey manevi destek. Fiziksel ihtiyaçları karşılanan ama manevi ihtiyaçları göz ardı edilen çocuklar büyüdükleri zaman aileleriyle daha mesafeli olurlar. Onlara genelde bir şey anlatmazlar. Çünkü artık üzülme sırası annelerine gelmiştir ve onlar annelerini nasıl teselli edeceklerini bilmiyorlardır.