İyi ya da kötü anlamda enerjisi bizden daha kuvvetli yani ilişki içinde daha fazla yer kaplamaya müsait insanlar karşısında hayır demekte zorluk çekeriz. İşler yolunda giderken, üzerinde tartışacak bir mesele yokken sorun da yoktur. Ama biliyoruz ki her ilişki aynı zamanda bir sınır mücadelesidir ve bunun bir yönüyle “kendimiz olma mücadelesi olduğunu” karşımızdaki kişiyle aynı fikirde olmadığımız zaman anlarız. İki kişi bir sınırda ilişkileri gereği komşu olduğunda eşit değildir. Birinin eli daha güçlüdür, birinin enerjisi daha yüksektir, birinin mizacı daha baskındır. Belki dışarıdan bakıldığında ikisi de zayıf görünebilir. Ama biri daha zayıftır. Birbirinin aynı iki insan yoktur.
İnsanların ilişki içinde egosal olarak birbirlerinden üstün gelmeye çalışması bundandır. Üstünlük kurarak sınır mücadelesini kazanma arzumuz vardır. Oysa sevdiğimiz insanlardan üstün olduğumuzu kanıtlayarak sınırlarımızı korumaya çalışmak işe yaramaz bir çabadır. Evet sınırlarımız zarar görmez çünkü sınırlarımızı ihlal edecek kadar yakın ilişkimiz kalmaz. O zaman çare nedir? Karşımdaki kişiye katılmıyorsam, ben başka türlü düşünüyorsam, söyleneni yapmak istemiyorsam huzursuzluk çıkmasın diye boyun eğmek dışında seçeneğim var mı? Evet tabi ki var.
Şu iki soruyu kendimize sormayı hiç bırakmayacağız: “ben ne hissediyorum”
“Ben ne istiyorum”. Çoğumuzun yaptığı şey kendimizi unutarak mücadeleye girişmektir. O zaman da karşımızdaki kişinin zaten baskın olan enerji alanı tarafından yutulur ve sürüklenmeye başlarız. Kendimize geldiğimizde çoktan istemediğimiz şeyleri yaptığımız ya da istediğimizi yapamadığımız için öfke ve pişmanlıkla dolu oluruz. Sanki en başında başka seçeneğimiz, özgür irademiz yokmuş gibi. Oysa en başında kendimize kısacık bir baksak, önce bedenimizi dinlesek ve duyduğumuz şeye sahip çıksak. Mesela bedeniniz ihlal karşısında mutlaka tepki verir. Göğsünüz sıkışır, kulaklarınıza doğru ateş basar, nefesini tutarsınız, duygularınız donar. Derin derin nefes alın ve karşınızdaki kişinin akımına kapılmadan önce “ben ne istiyorum” diye sorun kendinize.
Biliyorum bunu bilseniz de söylemekten çekinebilirsiniz. Çünkü buna halkınız yokmuş gibi gelebilir. Evet hakkım var deyin. Karşınızdaki kişiyi bırakın. Sadece istediğinize sahip çıkın. Siz isteğinize sahip çıkana kadar hayat isteklerinizi elinizden almaya meyilli insanları karşınıza çıkaracak. Sınav hiç bitmeyecek. Her zaman uyanık ve farkında olmamız gerekecek. Ve biliyoruz ki bilmek yetmeyecek. Hep tekrar etmek gerekecek.