Spor yapmayı neden sevmiyoruz?
Modern şehir hayatı bedensel güç harcayarak, kaslarımıza iyi gelecek şekilde işler yapmamızı oldukça sınırladı. Profesyonel sporcu, belediye işçisi, çiftçi ya da inşaat ustası değilseniz hele de otomobil kullanıyor ve ofiste çalışıyorsanız bir günü 500 adım bile atmadan tamamlamanız mümkün. Yani hareket etmiyoruz. Hareketsizlik şehirli insanın en büyük sıkıntılarından biri.
Her yerde egzersizin faydalarından bahsediliyor. Günde 10.000 adım atın, hareket etmeyi yaşam tarzı olarak benimseyin, merdiven kullanın, otomobilinizi uzağa park edin haftada üç kez 45-60 dakika egzersiz yapın önerilerini , dergilerin gazetelerin sağlık sayfalarında okuyabilir, televizyondaki uzman konuktan, diyetisyeninizden dinleyebilir ve hatta arkadaş sohbetlerinde bu konuşmalar şahit olabilirsiniz.
Ve siz her seferinde hareketli bir yaşam sürme ve artık spor yapma kararını alıp çok kısa bir süre sonra -ki bazen bu süre bir ayı bile bulmayabilir- kendinizi pes etmiş halde bulabilirsiniz. Ama hiç üzülmeyin ki yalnız değilsiniz. Çevrenizde sabahları yürüyüş yapma, spor salonuna yazılma, asansör kullanmama gibi kararlar almış ve bunları sürdürmekte istikrarı yakalayamamış ne çok insan olduğunu göreceksiniz.
Spor yapmayı sevmiyoruz. Bu çok doğru bir tespit. Ancak bunu ‘milletçe spor yapma alışkanlığımız yok’ gibi açıklamak da doğru değil. Şehir hayatının fiziksel hareketliliği kısıtlamasıyla oluşan hareket etme problemi sadece bizim ülkemize özgü bir sorun değil elbette.
Örneğin bir iş merkezinde, beşinci kattaki ofisinize merdivenle çıkma kararı alıyorsunuz. Ama o da ne? Bugün çok önemli bir görüşme var ve zaman kaybetmek istemiyorsunuz. Bu seferlik asansöre bineyim yarın merdivenle çıkarım… otobüsten iki durak önce inmeye karar veriyorsunuz, çünkü yürüyüş yapacaksınız ama o da ne? Bugün yağmur yağabilir en iyisi bir sonraki sefere bıarakmak. Bugün araba kullanmak da otobüse binmek de yok diyor ve yürümeye karar veriyorsunuz. Fakat bu seferde hava çok sıcak şimdi terleyip de ter kokmanın bir alemi yok. Bu böyle olmayacak en iyisi bir spor salonuna yazılmak diyor ve spor salonuna yazılıyorsunuz. Amaç sağlığı korumak değil mi? Haftada üç gün düzenli gidiyorsunuz. Gerçekten çok iyi geliyor. Ve takip eden haftada böyle sürüyor ama bir sonraki hafta Çarşamba günü işyerinizde bitirilmesi gereken işler var. Bu hafta iki kere gittiniz ama olsun haftaya telafi edersiniz. Bir sonraki gün Cuma şehir dışından misafirler gelecek, e canım her zaman mı geliyorlar zaten bu Cuma gitmeyeyim diyorsunuz ve ondan sonraki Pazartesi zaten çok yorgun ve sonra Çarşamba çocuk hasta ve derken davranış alışkanlığa dönemeden siz eski halinize dönüyorsunuz.
Peki neden bunları yaşıyoruz ve spor yapmayı en azından hafif çaplı bir egzersiz programını günlük yaşantımıza entegre edemiyoruz.
Birincisi; insan, doğası gereği işlevsel olmayan ve zevk vermeyen faaliyetleri yapmak için motive olamaz. Yürüyüş bandında yürümek birinci olarak işlevsel değildir çünkü sizi bir yere götürmez ve bir yere gitmiyorsak yürüme davranışı son derece anlamsızdır. Kaldırılması gerekmeyen ağırlıkları kaldırmak, gideceğimiz yerin kapısına kadar ulaşmak imkanı varken bunu kullanmamak, bir parkın etrafında on tur koşmak hem doğal değildir, hem zevkli değildir hem işlevsel değildir. Ayrıca bilinçaltınız açısından mantıklı da değildir.
İnsanın hareket etmesi için bu hareketin
Doğal olarak gerçekleşmesi,
Zevkli,
işlevsel olması gerekir.
Yaşamı eğlenceli hale getirmek, oyun zamanlarını arttırmak ve kendi işinizi kendinizi yapmakla yola başlayabilirsiniz. Kendi içinde mantığı olmayan, çelişkisi olan kararları alsanız bile bilinçaltınız bu kararları uygulamanıza izin vermez. Örneğin asansör varken merdiven kullanma kararını bilinçaltı alışkanlıklarınız kesinlikle desteklemez. Bilinçaltı için sağlıklı olmak gibi daha yüce amaçlar bir anlam taşımaz. Bilinçaltınız basittir ve asansör varken asansörü kullanmak da son derece basit bir alışkanlıktır.
Bir hareketin doğal olması ya bir işe yaraması ya da hayatınıza eğlence getirmesidir. Şimdi diyeceksiniz ki spor yaparsam sağlıklı olurum, kaslarım güçlenir, zayıflarım ve giysilerim daha çok yakışır. Bununla birlikte yaşlılıkta kemik erimesi gibi pek çok sorundan düzenli egzersiz sayesinde kurtulurum. Tüm bunlar çok doğru olmakla beraber burada alınması beklenen sonuçlar oldukça uzun vadelidir. İnsanoğlu yaptığı her şeyde kendisine nedenler arayan bir varlık. Neden sorusu en çok sorduğumuz soru belki de. Nedensiz bir şey yapmayı sevmiyoruz. Spor yapmak, hareketli bir yaşam sürmek de elbette nedensiz değildir. Ancak nedenler beklediğimiz etkiyi hemen göstermez. Bu hafta sürekli mekik çekip haftaya dümdüz bir karna sahip olamazsınız. İç disiplin, sabır, irade sahibi olmak gibi kişilik özellikleri burada ön plana çıkar. Bu özellikleri gelişkin insanlar sadece spor konusunda değil, hayatlarının her alanında sebatkar ve istikrar sahibidir. Uzun vadeli sonuç alınacak konularda irade göstermek , görünürde hiçbir sonuç olmamasına rağmen daha sonraki
Size spor yapmayı zevkli hale getirme önerileri vermeyeceğim çünkü spor olgusu insanların büyük çoğunluğu için zevkli değildir. Sporun doğası insan yapısına ve bilinçaltı alışkanlıklarına terstir. Düzenli spor yapan azınlık da spor yapmanın getirilerinin farkına varacak kadar spor yapma iradesi göstermiş kişilerdir. Yaptığımız zaman mutlu olacağımızı bildiğimiz halde başlamakta her seferinde zorlanılan bir faaliyettir. İhtiyaç yoksa hareket etme eğilimi minimum olan varlıklarız.
Psikolog Yazar Tülay KÖK
Gsm: 0 533 815 33 54
tulaykok@tulaykok.com