Kalbimizdeki Acı
Acımızı sonuna kadar yaşamazsak, acı kalbimizin bir köşesinde öylece bekler. Bir süre geri çekilir ama asla kendi kendine kaybolmaz; hatta daha da artar ve hayatımızın tamamına keder, elem, panik gibi duygularla bulaşır.
Acımızı sonuna kadar yaşamazsak, acı kalbimizin bir köşesinde öylece bekler. Bir süre geri çekilir ama asla kendi kendine kaybolmaz; hatta daha da artar ve hayatımızın tamamına keder, elem, panik gibi duygularla bulaşır.
Sevgili Anne Babalar, Bencil çocuklar yetiştirmek istemiyorsanız çocuklarınıza özgüven vermeyi abartmayın. Her şeyin fazlası zararlıdır; özgüvenin bile.. Dünyanın kendi merkezinde döndüğünü sanan, erken gelişmiş şişkin egolara sahip çocuklar sizleri gereğinden fazla yorar. Kişilik gelişimi zarar görmesin diyerek; çocuğu sürekli onaylamak, gerekli yerde sınır koymamak, her sorusuna her an onu hiç bekletmeden detaylıca cevap vermek, her…
Hayatımızın hiç de azımsanmayacak kadar büyük bir zamanında başımıza gelen sorunların gerçekliğini idrak edemeyiz. Hayatın, olan bitenin, başımıza gelenin gerçek olduğunu fark etmeden kabullenme aşamasına geçemeyiz. Ancak gerçekleri kabul ettiğimizde o durumla ilgili ne yapacağımıza dair karar verme gücümüzü açığa çıkarabiliriz. Farkına varılıp kabul edilemeyen sorunlar haliyle çözümlenemez. Bize yapılan kötü şeylere karşı tavır koyabilme…
Hayatımızdaki tek ışık kaynağı, diğerinden gelecek bir telefon, onun bir tek gülüşü, onu bir kere daha görmek hatta Hayatımızdaki tek ışık kaynağı, diğerinden gelecek bir telefon, onun bir tek gülüşü, onu bir kere daha görmek hatta resimlerine bakmak haline geldiyse ve o ışık da diğerinin elindeyse vay halimize. Bir köle gibi davranarak prenses muamelesi göremezsiniz.…
Dünya çapında devam eden bireysel silahsızlanma kampanyaları dünya kenti Antalya’yı teğet geçti , silah ruhsat sayısının hergeçen gün arttığı Antalya’da 2007 yılında 2Bin 377 adet silah ruhsatı kayıtlara geçerken bu sayı 2008 yılında 2 bin 690 a ulaşarak tavan yaptı. HIzla göçle birlikte silah syısının arttığını belirten yetkililer 2009 un 4 aylık döneminde silahlanan kişi…
8 yıllık detaylı araştırma ve yüzlerce uygulamalı çalışma neticesinde dünyada ve Türkiye’de bu alanda yazılmış ilk eserdir. Hipnozun eğitim üzerinde pedagojik, psikolojik temellerini araştırmış ve öğrenme sürecini olumlu etkileyerek, verimliliği ve başarıyı etkin-hızlı şekilde arttırmanın mümkün olduğunu , bunun altyapısının nasıl olacağını okuyucuya ve eğitim bilimleri alanında çalışan uzmanlara önermiştir.
Okul sınav başarı ve öğrenme üzerine Aile ,öğrenci ve rehberlik ve psikolojik danışmanlar için hazırlanmış yönlendirici kaynak kitap. Özellikle kitabın yazım dilimdeki sadelik anlaşılır ve içselleştirilebilirlik sayesinde her yaş öğrenci ve uzmanın sıkılmadan kolaylıkla bilgi ediebileceği ve eğitim yaşamına rehber kaynak olarak kullanılabilecek değerli bir kiyaptır..
Hayat öylesine giderken kendi halinde, hayatına biri girer ve ayaklarını yerden keser. Her gün arar, sorar, ilgilenir. Hediyeler alır, sürprizler yapar ve seni önemser. Sanki ağzından çıkan her şey, onun için kanun olmuştur. Her sözünün, her hareketinin önemsendiğini gördüğünde gerçekten bu hayatta önemli ve değerli olduğunu hisseder, varlığının ve yokluğunun bir şeyleri etkilediğini düşünürsün. ……
Çocuk gelinler meselesi, kadına şiddet, kadın cinayetleri gündemin en önemli konularını oluşturuyor.Aile ve sosyal politikalar bakanlığı bu konularda çalışmalarını sürdürüyor. Kızlarımız okusun, ellerinde altın bileziği olsun. Ama yine de olmuyor. Kadınlar ne şiddet görmekten ne öldürülmekten, ne terk edilmekten kurtulabiliyorlar. Eğitimli kadın da aldatılıyor, dövülüyor, öldürülüyor yine eğitimli eşleri, sevgilileri tarafından.Kadına yönelik şiddet uygulayan erkeklerin…
Düştüğü her zor durumdan çocuğunu kurtaran bir anne farkında olmadan çocuğun bilinçaltına şu mesajı verir: “Eğer hayatta zor bir duruma düşersen mutlaka sana yardımcı olacak birileri vardır. Senin sorunlarını çözmek için sıkıntıya girip çabalamana hiç gerek yok.”Elbette annenin amacı her şeyi kendinden hak gören ve sorumluluktan yoksun, bencil bir çocuk yetiştirmek değildir. Annenin tek amacı…
Güçlü ve dayanıklı olmaya çalışırken sert ve kaba, yumuşak ve uyumlu olmaya çalışırken de pasif ve ezik davranıyoruz. Korkularımız bizi esir aldığında sevgi ve sezgiyle değil bilgiye dayalı stratejilerle hareket ediyoruz. O zaman da samimi ve kendimiz gibi davranamıyoruz. Korkuları tarafından yönetilen bir insan samimi ve gerçek olamaz çünkü.
Annenin evlatlarından birine tutkun olması, kardeşlerin birbirine düşman olmasıyla sonuçlanır.Daha zayıf gördüğü çocuğundan yana tavır alarak onu korumaya çalışan anne , farkında olmadan aile bağlarına ağır bir darbe vurur ve böylelikle kardeşlerin birbirine kenetlenmesine engel olur. …Kardeş dayanışmasının en büyük düşmanı, çocukları arasında eşitlik sağlamaya çalışan annedir. Zayıf, başarısız, hasta ya da yetenekleri sınırlı bir…
Temelleri çocukluk yıllarına dayanan acılarımız, bugüne gelindiğinde kendilerini en çok aşağıda saydığım korkularla belli ediyor ve hissettiğimiz bu korku, tüm hayatımızın yönetimini ele geçirecek kadar güçlü olabiliyor. • sevilmemek • değer verilmemek • yalnız kalmak… • dışlanmak • seçilmemek • terk edilmek • kulak verilmemek • eleştirilmek • ezilmek • hakkını yedirmek
İnsanların bizi yönetme ve istediklerini yaptırma yollarından biri de bizi olmadığımız bir şeylerle itham etmeleridir. Biz de böyle biri olmadığımızı ispat etmek için çabalarız. İnsanların kafasında olmadığımız biri gibi algı yaratmak istemeyiz. Anlamıyormuş gibi yapan insanlara karşı kendimizi anlatma tuzağına düşeriz.Evde yemek olmadığı bir… gün eşiniz şöyle diyebilir: “Sen zaten ne zaman yemek yaptın ki.”Ya…
İnsan zihni bilgiyi depolama görevini nesnelerin ve olayların bizde bıraktığı ilk izlenimlere göre yapar. Bir şeyi ilk yediğinizde sevmediyseniz sonradan sevemezsiniz. Bir şeyi yanlış öğrendiyseniz, sonradan doğrusunu öğrenmeniz zor olur. İlk izlenim önemlidir.Aynı zamanda bu dünyadaki önemimiz, değerimiz, güvenliğimizle ilgili olan ilk izlenimlerimiz de çok önemlidir. Her tür ihtiyacımızın karşılandığı bir ailede doğup büyüdüysek ihtiyaçlarımızın…
Diğerini suçlamaya giriştiğimiz ya da suçlamalar karşısında ısrarla savunmada kaldığımız her an, ortada karşılanmamış bir ihtiyacımız ya da büyük bir beklentimiz vardır. İletişim kitapları, sen dili, ben dilini, iletişimdeki hataları, suçlamadan konuşmanın önemini anlatırlar. Beden dili kitapları nasıl duracağımızı söyler. Oysa ortada diğeri tarafından karşılanmasını beklediğimiz bir ihtiyaç varken, bu ihtiyacı nasıl bir dille anlattığımızın…
Sessizce boyun eğenlerden mi? Delice kavga edenlerden mi? Yoksa alıp başını gidenlerden misiniz? Ruhsal benliğimiz bir kere ihlal edildiğinde ne yaparsak yapalım hem biz hem de diğeri kırılıyor. İlişkiler yara alıyor. Ruhsal dünyamızı yaralamalarını engellemek için kendimizi korumayı öğrenmek, yapılabilecek en iyi şey.
Sitem etmek içimizdeki boşluk duygusunun büyüklüğüne işaret eden, kalbi soğutan bir davranıştır. İçerdiği beklenti yükünden ötürü sitem edilen kişinin kendisini yetersiz hissetmesine neden olur.Sitem, kendinde hak görmektir. Kendin…i alacaklı hisseden insan sitem eder ve kimsenin bize borcu olmadığından sitem edilen kişinin kalbi buz gibi olur.Sitem etmek diğerini zorlamaktır. Verebileceklerinden daha fazla ihtiyaç duymak bir sorundur.
Yarın karneler alınacak. Çocuğunuzun karnesi tam istediğiniz ya da hiç istemediğiniz gibi olabilir.Sonuçta karne çalışma sürecinin bir sonucudur. Çocuk yapması gerekenleri yapmış ya da yapmamıştır. Bu noktada önemli olan, çocuğun yaptıklarıyla elde ettiği sonuçlar arasındaki neden sonuç ilişkisini kurabilmesidir. “Bu dönem iyi çalıştım, ödevlerimi yaptım ve sonuçlar iyi geldi.” “Bu dönem yeterince çalışmadım ve sonuçlar…
“Ölüm anı kameralara böyle yansıdı” diyerek haberi anons ediyor spiker. Bir kadın vuruluyor sokak ortasında, dizlerinin üzerine yığılıyor oracıkta. Başka bir haberde bıçaklanan genç adam bir iki adım attıktan sonra duruyor. Daha fazla gidemiyor. Son kez yere düşüyor ve bu dünyadaki son görüntüsü kameralar tarafından kaydediliyor. Ölüm’ün mahremiyeti yok mu? Milyonların önünde ölmek… isteyen var…
Kötü giden ilişkiler içinde karşımızdakine olan bağımlılığımız daha da artar. Acı çekmemize rağmen bu tür ilişkileri bitiremeyiz. Yalnız kalmaktan, bizi sevecek birini bulamamaktan, dostlarımızı kaybetmekten korkarız. Kendimize olan güvenimizi ve tek başımıza ayakta durabileceğimize olan inancımızı yitirmişizdir.Yalnızlık korkusunun paniğiyle, ilişki biter bitmez bazen de henüz ilişki bitmeden başka bir kadına ya da adama sarılmak bir…
Fark etmez demek ne istediğini bilmemek ya da istediğini söyleyememektir. Ortada birden fazla seçenek varsa hangisini seçtiğiniz her zaman fark eder. Ne istediğinizi soranlara net bir cevap verin. “Ne içersin” gibi basit b…ir soru ya da “nerede yaşamak istersin” gibi önemli bir soruya verilecek açık bir cevabınız olsun. Eğer “bilmiyorum” ya da “benim için gerçekten…
İnsan sevdiğinin gözündeki yerini, değerini bilmek ister.Acaba beni seviyor mu? Ben gerçekten değerli miyim? Onun gözünde özel miyim, farklı mıyım? En çok beni mi sevdi? Hayatındaki yerim ne? Sevdiğinin gözünde kendine yer ararken yorulur insan. Karşındakini de yorar. “Benim için ne düşünüyorsun? Beni seviyor musun?” Sorular hiç bitmez, cevap alamadıkça daha da artar acısı.İnsan en…
Akışa bırakmanın anlamı yanlış anlaşılmasın. Akışa bırakmak demek, salıvermek, bırakmak, koyuvermek demek değildir. Akışa bırakmak tek başına bir hayat felsefesi değil, istemek, hayal etmek ve çabalamaktan sonra gelen aşamadır. Akışa bırakmak başka, kendini bırakmaksa başkadır. Akışa bırakın ama kendinizi bırakmayın.
Ne zaman kendini tam hisseder insan? … Her şeyiniz tamam olsun ondan sonra evlenin deniliyor mesela. Her şey ne zaman tamam olur ki? İnsanın eksikleri ne zaman biter? Bunun ölçüsü nedir diye sormak istiyorum. Bir türlü harekete geçemiyoruz çünkü kendimizi hazır hissedemiyoruz. Hazır olmaktan anladığımızsa şartların tam manasıyla eksiksiz olarak elverişli olması. Ama olmuyor. Bir…
Bazı insanlar ilişkileri çok kötü gitmesine ve ilişki içinde sürekli istismar edilmesine rağmen ilişkilerini bitirmezler. Neden katlandıklarını soranlara da “ne yapayım elimde değil, çok seviyorum” diyerek cevap verirler.Bazı insnlar da çok iyi giden bir ilişkide kolaylıkla terk edebilir ve “çok iyi bir çifttiniz, hiçbir sorun yoktu, neden ayrıldınız” diyenlere: “Artık onu sevmiyorum, elimde değil, duygularım…
İnsan yanlış yollara tek başına girmez çünkü kimse tek başına kaybolmak istemez. Yanına birilerini de almak ister. Kötü yollara girdiğinde kaybolmaktan korkar ve yanında tutunacak birileri olsun ister. Kendinden ve yaptıklarından yeterince emin olmadan, hayat yolculuğunda pervasızca yürüyen herkes dostlarından bir yoldaş arar kendine.
Öfke bir duygudur. Bağırmak, saldırmak, dayatmak ise birer davranış biçimi. Öfkelenmek normaldir ve sizi haksız duruma düşürmez. Öfkeliyken davranışlarınızı ve sözlerinizi kontrol edemediğinizde haksız duruma düşmeniz kaçınılmazdır. Kontrolü kaybetmek yüzünden, haklıyken haksız duruma düşmek, sizi öfkelendiren şeyden daha fazla acı vericidir.
Beklentilerimin çok üzerinde fayda bulduğum çalışmalar için Tülay Kök hanfendiye çok teşkkür ediyorum. Tüm yorumları okumak için lütfen bağlantıyı takip ediniz.
Yeni yıldaki yenilik lafta kalmasın, değişen sadece bir rakam olmasın. Değişen rakamların biz bir şey yapmazsak bir şeyleri değiştirmeye gücü olmadığı unutulmasın.Yeni yıl bahane belki de… İnsan ruhu arada sırada şöyle bir aç kapa yapmak, bir şeylerin değişeceğine inanmak, yeniden başlamak, umut etmek istiyor. Yeni olan her şey içimizde büyük bir heyecan uyandırıyor.Yeni yıl şöyle…
Bir ilişkide önemli olan karşınızdaki kişinin size nasıl hissettirdiği değil, nasıl biri olduğudur. Daha açık söylersek, size iyi hissettiren ayaklarınızı yerden kesen herkes, gerçekte iyi, doğru ve dürüst biri olmayabilir.
Bir insana o olmadan yaşayamayacak kadar çok ihtiyaç duyuyorsanız, bağımlı bir ilişki içindesinizdir. Ve bağımlılar yaşadıkları iyi zamanlar ve haz uğruna gereğinden büyük bedeller öderler.
İlişkiler bazen sizden çok şey alır götürür ve ilişkide kaybettiklerinizi geri almaya çalışmak sizi o ilişkinin tutsağı haline getirebilir. Zararın neresinden dönersem kardır diye düşünmek, daha fazla kaybetmenizi engeller. İlişkiler kayıplarınızı telafi edebileceğiniz alanlar değildir. Kayıpların yasını tutup konuyu kapatmak ve yolumuza devam etmek çoğu zaman en iyisidir.
“Aynen”, “bence de”, “haklısın” deyip sonra da kendi bildiğinden şaşmayan insanlarla olmaktansa, sizi kızdırmak pahasına karşınıza geçip, samimi şekilde gerçek düşüncelerini söyleyen insanlarla ilişkide olmayı tercih edin.
Bazı insanlar her şeye tamam derler. Hiçbir söylediğinize karşı çıkmazlar ama sonuçta kendi bildiklerini okurlar. Sizinle aynı fikirdeymiş gibi görünüp hiçbir isteğinizi yerine getirmemeleri sizi çıldırtabilir. Tamam, haklısın, unutmuşum, olmuşla ölmüşe çare yok en çok kullandıkları kelimelerdir. Haklısın lafını duymaktan nefret eder hale gelebilirsiniz. Çünkü hep haklı olmanıza rağmen hiçbir isteğinize uyulmuyordur. Bazı insanlar, sizin…
Sorunu çözme sorumluluğu ilk önce sorun yaşayan kişiye aittir. Mağduriyete yapılan vurgu o kişinin yaşadığı sorunu çözme gücünü elinden alır. “Sen mağdursun, sen dur, biz seni kurtaracağız, bunu sana yapan bir hayvan, hep onun suçu” demek, sorun yaşayan kişileri çözüm yöntemlerine karşı kör ve edilgen kılar.
Uçan kuş yerde yiyecek ararken, kaplumbağayı görür yanına iner ve sorar; -Bu telaş ne ? Yolculuk nereye ? Kaplumbağa; -Hiç sorma be dostum der kuşa. Şu karşı tepenin ardında sevdiğim bekliyor. Ömrüm yeterse kavuşacağız, 2 yıldır yürüyorum ama hala varamadım. Sen ne şanslısın, bak kanatların var, tepeleri on dakikada aşarsın.. Kuş ; -Kolay kazanılan sevgi…
Bazen bir kaç cümle sayfalar dolusu bilginden çok daha fazlasını anlatır Hepimiz aslında başımıza gelenler karşısında ne yapmamız gerektiğini biliriz. Esas mesele yaşadıklarımızın gerçek olduğuna inanmak ve bazen içine düştüğümüz derin uykudan çıkabilmektir. Tepki veremiyorsak ortada tepki verilecek bir şey olduğuna inanmayı reddediyor olabiliriz.(https://www.facebook.com/psikologtulaykok ) Elbette hiç kimse bir ilişkide açık açık seni yeterince…
25 Kasım kadına şiddetle mücadele günüydü. Konuya dikkat çekmek için yapılan etkinliklere şiddet gören kadınlar, bu kadınların yakınları, hiç şiddet görmemiş olanlar, ünlü insanlar, sanatçılar, politikacılar ve erkekler destek veriyor. Ama kadına yapılan şiddet hız kesmiyor ve hatta artarak devam ediyor. İşte bu beni çok düşündürüyor. Bir yerlerde bir yanlışlık var gibi geliyor. Evet……
Mutlu ve sağlıklı bir evlilik için en önemli şeyin doğru insanı bulmak olduğu sanılır. Oysa doğru insanı bulmaktan daha önemlisi “doğru insan olabilmektir.” Daha iyi bir ilişki daha çok çabalayarak gelir, daha çok arayarak değil. Bu çaba ilişkinizi iyileştirmek yolunda harcadığınız bir çabadır. Bizim için en doğru insanı bulsak bile, doğru davranmayı öğrenmediğimiz sürece ilişkimiz…