Nasıl Birisi
Bir ilişkide önemli olan karşınızdaki kişinin size nasıl hissettirdiği değil, nasıl biri olduğudur. Daha açık söylersek, size iyi hissettiren ayaklarınızı yerden kesen herkes, gerçekte iyi, doğru ve dürüst biri olmayabilir.
Bir ilişkide önemli olan karşınızdaki kişinin size nasıl hissettirdiği değil, nasıl biri olduğudur. Daha açık söylersek, size iyi hissettiren ayaklarınızı yerden kesen herkes, gerçekte iyi, doğru ve dürüst biri olmayabilir.
Bir insana o olmadan yaşayamayacak kadar çok ihtiyaç duyuyorsanız, bağımlı bir ilişki içindesinizdir. Ve bağımlılar yaşadıkları iyi zamanlar ve haz uğruna gereğinden büyük bedeller öderler.
İlişkiler bazen sizden çok şey alır götürür ve ilişkide kaybettiklerinizi geri almaya çalışmak sizi o ilişkinin tutsağı haline getirebilir. Zararın neresinden dönersem kardır diye düşünmek, daha fazla kaybetmenizi engeller. İlişkiler kayıplarınızı telafi edebileceğiniz alanlar değildir. Kayıpların yasını tutup konuyu kapatmak ve yolumuza devam etmek çoğu zaman en iyisidir.
“Aynen”, “bence de”, “haklısın” deyip sonra da kendi bildiğinden şaşmayan insanlarla olmaktansa, sizi kızdırmak pahasına karşınıza geçip, samimi şekilde gerçek düşüncelerini söyleyen insanlarla ilişkide olmayı tercih edin.
Bazı insanlar her şeye tamam derler. Hiçbir söylediğinize karşı çıkmazlar ama sonuçta kendi bildiklerini okurlar. Sizinle aynı fikirdeymiş gibi görünüp hiçbir isteğinizi yerine getirmemeleri sizi çıldırtabilir. Tamam, haklısın, unutmuşum, olmuşla ölmüşe çare yok en çok kullandıkları kelimelerdir. Haklısın lafını duymaktan nefret eder hale gelebilirsiniz. Çünkü hep haklı olmanıza rağmen hiçbir isteğinize uyulmuyordur. Bazı insanlar, sizin…
Sorunu çözme sorumluluğu ilk önce sorun yaşayan kişiye aittir. Mağduriyete yapılan vurgu o kişinin yaşadığı sorunu çözme gücünü elinden alır. “Sen mağdursun, sen dur, biz seni kurtaracağız, bunu sana yapan bir hayvan, hep onun suçu” demek, sorun yaşayan kişileri çözüm yöntemlerine karşı kör ve edilgen kılar.
Uçan kuş yerde yiyecek ararken, kaplumbağayı görür yanına iner ve sorar; -Bu telaş ne ? Yolculuk nereye ? Kaplumbağa; -Hiç sorma be dostum der kuşa. Şu karşı tepenin ardında sevdiğim bekliyor. Ömrüm yeterse kavuşacağız, 2 yıldır yürüyorum ama hala varamadım. Sen ne şanslısın, bak kanatların var, tepeleri on dakikada aşarsın.. Kuş ; -Kolay kazanılan sevgi…
Bazen bir kaç cümle sayfalar dolusu bilginden çok daha fazlasını anlatır Hepimiz aslında başımıza gelenler karşısında ne yapmamız gerektiğini biliriz. Esas mesele yaşadıklarımızın gerçek olduğuna inanmak ve bazen içine düştüğümüz derin uykudan çıkabilmektir. Tepki veremiyorsak ortada tepki verilecek bir şey olduğuna inanmayı reddediyor olabiliriz.(https://www.facebook.com/psikologtulaykok ) Elbette hiç kimse bir ilişkide açık açık seni yeterince…
25 Kasım kadına şiddetle mücadele günüydü. Konuya dikkat çekmek için yapılan etkinliklere şiddet gören kadınlar, bu kadınların yakınları, hiç şiddet görmemiş olanlar, ünlü insanlar, sanatçılar, politikacılar ve erkekler destek veriyor. Ama kadına yapılan şiddet hız kesmiyor ve hatta artarak devam ediyor. İşte bu beni çok düşündürüyor. Bir yerlerde bir yanlışlık var gibi geliyor. Evet……
Mutlu ve sağlıklı bir evlilik için en önemli şeyin doğru insanı bulmak olduğu sanılır. Oysa doğru insanı bulmaktan daha önemlisi “doğru insan olabilmektir.” Daha iyi bir ilişki daha çok çabalayarak gelir, daha çok arayarak değil. Bu çaba ilişkinizi iyileştirmek yolunda harcadığınız bir çabadır. Bizim için en doğru insanı bulsak bile, doğru davranmayı öğrenmediğimiz sürece ilişkimiz…
Plos One dergisinde yayımlanan bir araştırma, yumruk sıkma yoluyla hafızanın güçlendirilebileceğini ortaya koydu.Amerikalı psikologlar, sağ yumruğun 90 saniye süreyle sıkılmasının hafıza oluşumuna yardımcı olduğunu, aynı işlemin sol yumrukta yapılmasının ise hatırlamayı kolaylaştırdığını açıkladı.50 yetişkin ile yapılan deneyde, kişilerin bu yolla uzun bir kelime listesini hatırlamaya çalışırken daha iyi performans sergilediği görüldü. Araştırmacılar, yumruk sıkmanın beyinde…
Ama iletişim katili bir kelimedir. Her sözünüze karşı “ama şöyle olmadı mı, ama böyle değil miydi, ama sen bana böyle demedin mi” diyen biriyle konuşmanıza hiç gerek yoktur. Çünkü, ama ama ama diyen biri sizi dinleme ve anlama gayretinde değildir. Sadece savunmadadır ve savunmadaki birine laf anlatmak deveye hendek atlatmak kadar zordur. Aklınızı kaçırmadan önce…
Kişisel olarak hedefleri tutturmak mutluluk için yetmez. Sahip olduklarımız sevdiklerimizi de olumlu yönde etkilemelidir. Tek başına yaşanan bireysel mutluluk tamamlanamaz, bir şeyler hep eksik kalır.
Bir ilişkide ne istediğini bilmek önemlidir. Ama daha da önemlisi istediklerinin karşılığında ne verebileceğini bilmektir. “Bu insan benim için ne yapabilir” sorusunun yanına “ben bu insan için ne yapabilirim” sorusu gelmiyorsa o ilişki tehlikededir.
Çocuğunuzun motivasyonu düşükse, belki de başaracağına inanmıyordur. Ya da daha kötüsü başarmanın ne demek olduğunu bilmiyordur. Eğer ona “başardım” duygusunu tattırmadıysanız nereden bilecek başarmanın hazzını? İnsan bilmediğini isteyemez ki. Çocuklarınızın kendi başlarına bir şeyler yapmasına, ders ve ödev dışında bir şeyler yapmasına izin verin. Müdahale etmeyin, korumayın, eleştirmeyin. Yapsınlar ve başarsınlar. İşe yaradıklarını hissetsinler. İsterlerse…
“Dertlinin hikayesini can kulağıyla dinlesen, bil ki bu ona bir zekattır. Hasta gönüllerin dertlerini dinle. Su ve çamur canın yoksulluğuna sebeptir. Dertlinin gönlü duman dolu bir ev gibidir. Sen onun derdini dinleyerek bir pencere aç. Senin dinleyişinle nefes alır, evinden acı duman çıkmaya bir yol bulur.” Bu dizelerle anlatıyor Mevlana dinlemenin önemini. Dertli birini dinlemek…
Koku duyusu bir ilişkiyi başlatma ve sürdürme konusunda görsellikten çok daha etkilidir. Her insanın kendine has bir ten kokusu vardır. İnsan zaman içinde sahip olduğu fiziksel ve maddi özellikleri yitirse de, kokusu sabit kalır. Ko…kunuz yoluyla karşı cins üzerinde güçlü bir etki bırakırsınız. Sizi gerçekten ve ömür boyu sevecek birini hayatınıza çekmek istiyorsanız gerçek kokunuzu…
Seviyorum diyorsanız sevgi dolu davranın.Çok sevdiğinizi söylediğiniz insanlara karşı olan davranışlarınız gerçekten sevgi dolu mu? Çok seviyor ama sürekli bağırıyor, laf çakıyor, ima ediyor, ihmal ediyorsanız “sevgi dolu davranış nasıl olur” biraz üzerinde düşünün. Örneğin çocuğunuzu çok seviyor olduğunuz için yemeğini bitirmesini istiyorsunuz. Peki çocuğunuz o yemek sanki hiç bitmeyecek gibi ağırdan aldığında“yeter artık, bitir…
-Başarı nedir? Okulların açıldığı bu günlerde aileler çocuklarından başarılı olmak anlamında ne beklemelidir? Bugün pek çoğumuzun sahip olduğu başarı anlayışımız doğru mu? Başarı en genel tanımıyla kişinin istenen hedeflere ulaşmasıdır. Başarı konusunda günümüz velilerinin en yaygın ölçütünün elde edilen akademik başarı olduğunu görüyoruz. “Çocuklar yüksek not alsın, sınavlarda heyecanlanmasın, iyi okullar kazansın” çoğu ebeveynin…
“Hayatın bu sınava bağlı değil, sadece gideceğin okul bu sınava bağlı. Hayatın gideceğin okula bağlı mı dersen buna kesinlikle hayır derim. Hayat dolu dizgin koşup gider; biz her ne kadar onu bir yerlere bağlamaya uğraşsak da…Hayatı bir yerlere bağlamaya kalkma, hayat öyle bir şey değil. Yarın sınavın var. Sınava ve sorulara olduklarından fazla bir… anlam…
Hep aynı kavgaları ediyor, aynı konuları tartışmaktan kurtulamıyorsak değişimden korkuyoruzdur. Bunun sebebi değişim yaratacak güçten yoksun oluşumuz değildir. Değişimin getireceği huzursuzluktan kaçıyoruzdur. Değişim her zaman bilinmezdir. Belki daha iyi olacaktır her şey ama daha iyisi de bilinmezdir. Sorunları çözdükten sonra varacağımız yer bilinir değildir ve güvenilir olduğundan emin olmak isteriz. O zamana kadar da kavga…
Sürekli mazeret üreten, yorgunluktan şikayetçi insanlar başarıya ulaşamazlar. Başarı her zaman, yorgun olmasına rağmen ter dökmeye devam eden, kolaya kaçmayan, gayretli insanlarındır.
Sevdiklerimiz hakkındaki bizi üzen gerçekleri inkar eder ve yokmuş gibi davranmayı seçeriz. Biz görmezsek gerçekler orada olmayacaktır sanki. Yıllar sonra geçmişe bakarız ve kendi kendimize şaşarız. En sevdiklerimizin ellerinde acı çekmişizdir. Ben nasıl katlanmışım, neden hiç bir şey yapmamışım deriz. Oysa bir şeylere katlanıyor olduğumuzun farkında değilizdir. Gerçekçi ve sağlam tepkiler verebilmek için gerçeği bütün…
Davranışlarınızda ve sözlerinizde sadelikten yana olun. Bir şey basit olduğu kadar doğrudur. Sadeliğin ve yalınlığın olduğu yerde gerçekler kendini gösterir, anlaşılmak için uğraşmanız gerekmez.
Bastırılan her bir duygu biz onu artık hissetmesek de içimizde yaşamaya devam eder. Sağlıklı bir şekilde açığa çıkarılmayan duygular hayatımızı sabote edip, anın gerçekliğini kirletirler.
Dünyadaki her varlık doğasına uygun yaşamalıdır. İnsanın en birincil doğası çevresindeki insanlardır. Bu nedenle özüne yaklaşmak isteyen insanın atacağı ilk adım, insani ilişkilerini iyileştirmek olmalıdır. İnsanlardan bıkarak büyük şehirlerden kaçan, hayvanlara ve doğaya sığınan insanların yaşadığı mutsuzluk ve hayal kırıklığı bu yüzdendir. Hayvanlar ve doğa, insani ilişkilerin alternatifi değil, daha iyi ilişkiler kurmak için sadece…
Münevver Karabulut cinayetinde mahkeme “aile şiddetin erken uyarı işaretlerini görmedi” diyerek anne babayı suçladı. Mahkeme Cem Gariboğlu’nun genç kızı “zeytinburnu sürtüğü” olarak kaydetmesini örnek olarak göstererek “kimse şiddeti öğrenmiş olarak doğamaz” dedi. Çocuklarının bu aşamaya nasıl geldiğini bilmiyor olabilirler mi? “Cem Garipoğlu’nun anne ve babası çocuklarını iyi yetiştirdiklerini düşündüklerini, cinayeti önleyemeyeceklerini çünkü akıllarının ucundan bile geçirmediklerini” söylemişler, cinayeti “17 yaşındaki…
Hep kabullenmekten bahsediyoruz. Makbul olanı kabullenmekte sorun yoktur. Onu herkes kabul eder. Esas zor olan beğenmediğiniz, utandığınız taraflarınızı kabul edebilmektir. İnsan ruhunda iyi ve kötü bir arada yaşar. Fark edip de kabul etmediğiniz hiçbir kötü yanınızı iyileştiremezsiniz. İçten içe çürürsünüz.. Karanlığınızı reddederseniz ışığınızı da kaybedersiniz.
Hayat bize her zaman ihtiyacımız olanı getirir. Varoluş nasıl kazanacağımızın yolunu bilir ve gerçekten kazanmamız için çalışır. Bize sunulan yolları beğenmediğimiz, kendi yolumuzu çizmekte inat ettiğimiz için acı çekeriz.
Yaşamın özünde durağanlık yoktur. Rüzgar bile sürekli aynı yönden esmez, hava hep aynı gitmez, dünya güneşe farklı açılardan bakar, her mevsimde farklı bir çiçek açar. Durağanlık yaşamda olup bitenlere hayret etme duygumuzu kaybetmekten, kendimizi tüm evrene kapatıp kafamızın içinde yarattığımız küçük dünyaya hapis olmaktan dolayı hissettiğimiz bir duygudur.
“Her şey ders demek değil, hayat okuldan ibaret değil” diyen çok sayıda veli olsa da bu cümlelerin anlamını tam olarak kavrayabildiğimizden emin değilim. Geçen gün televizyonda seyrettiğim bir haber, bana bu konuyu tekrar düşündürdü. Tadilatı yeni tamamlanmış bir lisede eşyaları taşıma görevi okulun öğrencilerine verilmiş. Haberdeki görüntülerde öğrencilerin okul bahçesindeki sıraları tadilatı bitmiş okullarına geri taşıdıkları görülüyor.…
Hevesinizin kırılması berbat bir duygudur. Hevesiniz kaçtığında içinizden hiçbir şey yapmak gelmez, küskün hissedersiniz. Ve dünya hevesinizi kursağınızda bırakan, yaptıklarınızı onaylamayan insanlarla doludur. Her yaptığımızın anlaşıldığı ve onaylandığı bir dünya yok, her ne kadar buna ihtiyaç duysak da… Ancak “beni anlayan hiç kimse yok” demek de pek gerçekçi bir düşünce değil. Bugünde olmasa da geçmişte…
Dünya bir sınav meydanı… Herkesin öğrenmesi gerekenler dersler birbirinden ayrı… sınav soruları farklı… Kimse kimsenin yerine sınava giremiyor.. Kopya vermek serbest olsa da, kopya almayı seven pek yok… Birine göre yanlış olan ve düzeltilmesi gereken şey, diğerinin sınav sorusu, öğrenmekle yükümlü olduğu dersi olabiliyor…. İnsanların çoğu yaşayarak öğrenir… Siz derslerinizi alıp öğrendiniz… Sevdiklerinizin hata yapmasını…
Bugün atanamayan öğretmenlerden biriyle ilgili çok üzücü bir haber aldık. Sekiz yıldır atama bekleyen 33 yaşındaki Beden Eğitimi öğretmeni Alim KOÇ yaşamına son verdi. Türk Eğitim Sen Başkanı İsmail Hakkı Koncuk’un verdiği rakamlara göre, atanamayan öğretmen sayısı 350.000’e, atanamadığı için intihar eden öğretmen sayısı 34’e ulaştı. Atama bekleyen öğretmen adayı gençler; Bazen ne kadar çabalasak…
İletişim konusunda doğuştan yetenekli insanların sayısı, doğuştan beste ya da resim yapmaya yetenekli insanların sayısından daha fazla değildir. Da Vinci gibi resim, Mozart gibi beste yapmasak da hayatımızı sürdürebiliriz ama, cinsiyetimiz, yaşımız, hayattaki konumumuz ne olursa olsun, sağlıklı iletişim kurmayı öğrenmek zorundayız. Kalp kırmayın ama kalbinizi kırmalarına da izin vermeyin. Bunun için insanlarla mesafenizi ayarlamayı,…
Erkeğin yaptığı işler karşısında kadının hissettiği “ben yapsam daha iyi yapardım” duygusu, erkeğe güvenmeyi imkansız kılan zehirli bir duygudur. Eşitliği değil, rekabeti körükler. En sonunda kadının geldiği yer “her şeyi ben yapıyorsam sana ne gerek var” noktasıdır. Erkeği böylece gereksiz bir elemana dönüştüren kadın, biten ilişkinin ardından biraz daha yalnızlaşır ya da süren ilişkinin içinde…
Kaybetme korkusu ve endişeyle bir şeylerin peşinde koşmak, bizi kendimizden uzaklaştırır. Başarı, para, sevgi… bir şeylerin peşine düşerseniz, kendinize arkanızı dönersiniz. Peşinde koştuklarınız sizden hızlı koşar, asla yakalayamazsınız. Hayattaki çabanız bir şeyleri elde etmek olmasın. İstediğiniz her ne ise inanır ve bedelini ödemeye razı olursanız size zaten gelecektir. Önemli olan kendimize yakın olmak, ruhumuzu bir…
“Ben sana demiştim” cümlesini çok kullanan insanlar kendi hayatlarına karşı korkak ve sorumsuzken, başkalarının hayatlarına karşı ilgili ve müdahalecidirler. Eğer birine “ben sana demiştim” diyerek başlayan ve yaptığının yanlış olduğunu, sizi dinlemesi gerektiğini ima eden cümleler kuruyorsanız, bilin ki o sizden bir adım öndedir. Çünkü her ne kadar beğenmeseniz de, belli ki diğeri harekete geçmiş…
Değişim insanın beyninde başlar. Yemek yeme şeklimiz alışkanlığa dönüşmüş bir davranış kalıbıdır ve biz davranışlarımızı değiştirebiliriz. Bunun için; Vazgeçmeniz gereken yiyeceklere değil, istediğiniz kiloya ulaştığınızda kavuşacağınız görüntünüze odaklanın. Canınız ne zaman zararlı ama sevdiğiniz bir yiyecek çekerse, hemen ideal kiloya kavuştuğunuz zamanki haliniz…i hayal edin. Eğer edemiyorsanız o kilodaki herhangi birinin fotoğrafına bakın. Daha iyi…
Hedef ve niyet ayrı şeylerdir. Hedefte benlik vardır, niyette teslimiyet. Hedeflerinizin peşinde hırsla değil, niyetlerinizin peşinde inançla yürüyün. Niyet ettiğimizde her şey kolaylaşır, hedef koyduğumuzda çok fazla direnç oluşur. Kişisel gelişim kitapları hedef koymanızı öğütlese de, hedefe kilitlenmek sizi acıya mahkum eder. Hedef koyduğunuzda teslim olamaz, hayatla bitmeyen bir kavgaya tutuşursunuz. En güzel şeyler biz…