Kalbimizdeki Acı
Acımızı sonuna kadar yaşamazsak, acı kalbimizin bir köşesinde öylece bekler. Bir süre geri çekilir ama asla kendi kendine kaybolmaz; hatta daha da artar ve hayatımızın tamamına keder, elem, panik gibi duygularla bulaşır.
Acımızı sonuna kadar yaşamazsak, acı kalbimizin bir köşesinde öylece bekler. Bir süre geri çekilir ama asla kendi kendine kaybolmaz; hatta daha da artar ve hayatımızın tamamına keder, elem, panik gibi duygularla bulaşır.
Hayatımızın hiç de azımsanmayacak kadar büyük bir zamanında başımıza gelen sorunların gerçekliğini idrak edemeyiz. Hayatın, olan bitenin, başımıza gelenin gerçek olduğunu fark etmeden kabullenme aşamasına geçemeyiz. Ancak gerçekleri kabul ettiğimizde o durumla ilgili ne yapacağımıza dair karar verme gücümüzü açığa çıkarabiliriz. Farkına varılıp kabul edilemeyen sorunlar haliyle çözümlenemez. Bize yapılan kötü şeylere karşı tavır koyabilme…
Güçlü ve dayanıklı olmaya çalışırken sert ve kaba, yumuşak ve uyumlu olmaya çalışırken de pasif ve ezik davranıyoruz. Korkularımız bizi esir aldığında sevgi ve sezgiyle değil bilgiye dayalı stratejilerle hareket ediyoruz. O zaman da samimi ve kendimiz gibi davranamıyoruz. Korkuları tarafından yönetilen bir insan samimi ve gerçek olamaz çünkü.
Sanki karşımızdaki kişi daha fazla çaba gösterse, mutlu olabileceğimize inanırız. Oysa ki mutluluk kanaat etme oranımızla belirlenen bir niyetlenme biçimidir. Mutlu olmaya niyet edersiniz, kanat edersiniz, şükredersiniz.Karşımızdaki kişi hatalı insanoğludur. Bir şeyleri eksik bırakacaktır. Her şeyi tam yapmak istese de yapamayacaktır. Çünkü kimse yapamaz ve biz mutlu olma…ya niyet etmediysek eksik bulmak kolaydır.Mutluluğumuzun miktarını artılarla…
Diğerini suçlamaya giriştiğimiz ya da suçlamalar karşısında ısrarla savunmada kaldığımız her an, ortada karşılanmamış bir ihtiyacımız ya da büyük bir beklentimiz vardır. İletişim kitapları, sen dili, ben dilini, iletişimdeki hataları, suçlamadan konuşmanın önemini anlatırlar. Beden dili kitapları nasıl duracağımızı söyler. Oysa ortada diğeri tarafından karşılanmasını beklediğimiz bir ihtiyaç varken, bu ihtiyacı nasıl bir dille anlattığımızın…
“Ölüm anı kameralara böyle yansıdı” diyerek haberi anons ediyor spiker. Bir kadın vuruluyor sokak ortasında, dizlerinin üzerine yığılıyor oracıkta. Başka bir haberde bıçaklanan genç adam bir iki adım attıktan sonra duruyor. Daha fazla gidemiyor. Son kez yere düşüyor ve bu dünyadaki son görüntüsü kameralar tarafından kaydediliyor. Ölüm’ün mahremiyeti yok mu? Milyonların önünde ölmek… isteyen var…
“Ölüm anı kameralara böyle yansıdı” diyerek haberi anons ediyor spiker. Bir kadın vuruluyor sokak ortasında, dizlerinin üzerine yığılıyor oracıkta. Başka bir haberde bıçaklanan genç adam bir iki adım attıktan sonra duruyor. Daha fazla gidemiyor. Son kez yere düşüyor ve bu dünyadaki son görüntüsü kameralar tarafından kaydediliyor. Ölüm’ün mahremiyeti yok mu? Milyonların önünde ölmek… isteyen var…
Akışa bırakmanın anlamı yanlış anlaşılmasın. Akışa bırakmak demek, salıvermek, bırakmak, koyuvermek demek değildir. Akışa bırakmak tek başına bir hayat felsefesi değil, istemek, hayal etmek ve çabalamaktan sonra gelen aşamadır. Akışa bırakmak başka, kendini bırakmaksa başkadır. Akışa bırakın ama kendinizi bırakmayın.
Ne zaman kendini tam hisseder insan? … Her şeyiniz tamam olsun ondan sonra evlenin deniliyor mesela. Her şey ne zaman tamam olur ki? İnsanın eksikleri ne zaman biter? Bunun ölçüsü nedir diye sormak istiyorum. Bir türlü harekete geçemiyoruz çünkü kendimizi hazır hissedemiyoruz. Hazır olmaktan anladığımızsa şartların tam manasıyla eksiksiz olarak elverişli olması. Ama olmuyor. Bir…
İnsan yanlış yollara tek başına girmez çünkü kimse tek başına kaybolmak istemez. Yanına birilerini de almak ister. Kötü yollara girdiğinde kaybolmaktan korkar ve yanında tutunacak birileri olsun ister. Kendinden ve yaptıklarından yeterince emin olmadan, hayat yolculuğunda pervasızca yürüyen herkes dostlarından bir yoldaş arar kendine.
Yeni yıldaki yenilik lafta kalmasın, değişen sadece bir rakam olmasın. Değişen rakamların biz bir şey yapmazsak bir şeyleri değiştirmeye gücü olmadığı unutulmasın.Yeni yıl bahane belki de… İnsan ruhu arada sırada şöyle bir aç kapa yapmak, bir şeylerin değişeceğine inanmak, yeniden başlamak, umut etmek istiyor. Yeni olan her şey içimizde büyük bir heyecan uyandırıyor.Yeni yıl şöyle…
“Dertlinin hikayesini can kulağıyla dinlesen, bil ki bu ona bir zekattır. Hasta gönüllerin dertlerini dinle. Su ve çamur canın yoksulluğuna sebeptir. Dertlinin gönlü duman dolu bir ev gibidir. Sen onun derdini dinleyerek bir pencere aç. Senin dinleyişinle nefes alır, evinden acı duman çıkmaya bir yol bulur.” Bu dizelerle anlatıyor Mevlana dinlemenin önemini. Dertli birini dinlemek…
Koku duyusu bir ilişkiyi başlatma ve sürdürme konusunda görsellikten çok daha etkilidir. Her insanın kendine has bir ten kokusu vardır. İnsan zaman içinde sahip olduğu fiziksel ve maddi özellikleri yitirse de, kokusu sabit kalır. Ko…kunuz yoluyla karşı cins üzerinde güçlü bir etki bırakırsınız. Sizi gerçekten ve ömür boyu sevecek birini hayatınıza çekmek istiyorsanız gerçek kokunuzu…
Seviyorum diyorsanız sevgi dolu davranın.Çok sevdiğinizi söylediğiniz insanlara karşı olan davranışlarınız gerçekten sevgi dolu mu? Çok seviyor ama sürekli bağırıyor, laf çakıyor, ima ediyor, ihmal ediyorsanız “sevgi dolu davranış nasıl olur” biraz üzerinde düşünün. Örneğin çocuğunuzu çok seviyor olduğunuz için yemeğini bitirmesini istiyorsunuz. Peki çocuğunuz o yemek sanki hiç bitmeyecek gibi ağırdan aldığında“yeter artık, bitir…
Sürekli mazeret üreten, yorgunluktan şikayetçi insanlar başarıya ulaşamazlar. Başarı her zaman, yorgun olmasına rağmen ter dökmeye devam eden, kolaya kaçmayan, gayretli insanlarındır.
Sevdiklerimiz hakkındaki bizi üzen gerçekleri inkar eder ve yokmuş gibi davranmayı seçeriz. Biz görmezsek gerçekler orada olmayacaktır sanki. Yıllar sonra geçmişe bakarız ve kendi kendimize şaşarız. En sevdiklerimizin ellerinde acı çekmişizdir. Ben nasıl katlanmışım, neden hiç bir şey yapmamışım deriz. Oysa bir şeylere katlanıyor olduğumuzun farkında değilizdir. Gerçekçi ve sağlam tepkiler verebilmek için gerçeği bütün…
Davranışlarınızda ve sözlerinizde sadelikten yana olun. Bir şey basit olduğu kadar doğrudur. Sadeliğin ve yalınlığın olduğu yerde gerçekler kendini gösterir, anlaşılmak için uğraşmanız gerekmez.
Bastırılan her bir duygu biz onu artık hissetmesek de içimizde yaşamaya devam eder. Sağlıklı bir şekilde açığa çıkarılmayan duygular hayatımızı sabote edip, anın gerçekliğini kirletirler.
Dünyadaki her varlık doğasına uygun yaşamalıdır. İnsanın en birincil doğası çevresindeki insanlardır. Bu nedenle özüne yaklaşmak isteyen insanın atacağı ilk adım, insani ilişkilerini iyileştirmek olmalıdır. İnsanlardan bıkarak büyük şehirlerden kaçan, hayvanlara ve doğaya sığınan insanların yaşadığı mutsuzluk ve hayal kırıklığı bu yüzdendir. Hayvanlar ve doğa, insani ilişkilerin alternatifi değil, daha iyi ilişkiler kurmak için sadece…
Hayat bize her zaman ihtiyacımız olanı getirir. Varoluş nasıl kazanacağımızın yolunu bilir ve gerçekten kazanmamız için çalışır. Bize sunulan yolları beğenmediğimiz, kendi yolumuzu çizmekte inat ettiğimiz için acı çekeriz.
Yaşamın özünde durağanlık yoktur. Rüzgar bile sürekli aynı yönden esmez, hava hep aynı gitmez, dünya güneşe farklı açılardan bakar, her mevsimde farklı bir çiçek açar. Durağanlık yaşamda olup bitenlere hayret etme duygumuzu kaybetmekten, kendimizi tüm evrene kapatıp kafamızın içinde yarattığımız küçük dünyaya hapis olmaktan dolayı hissettiğimiz bir duygudur.
Hevesinizin kırılması berbat bir duygudur. Hevesiniz kaçtığında içinizden hiçbir şey yapmak gelmez, küskün hissedersiniz. Ve dünya hevesinizi kursağınızda bırakan, yaptıklarınızı onaylamayan insanlarla doludur. Her yaptığımızın anlaşıldığı ve onaylandığı bir dünya yok, her ne kadar buna ihtiyaç duysak da… Ancak “beni anlayan hiç kimse yok” demek de pek gerçekçi bir düşünce değil. Bugünde olmasa da geçmişte…
Bugün atanamayan öğretmenlerden biriyle ilgili çok üzücü bir haber aldık. Sekiz yıldır atama bekleyen 33 yaşındaki Beden Eğitimi öğretmeni Alim KOÇ yaşamına son verdi. Türk Eğitim Sen Başkanı İsmail Hakkı Koncuk’un verdiği rakamlara göre, atanamayan öğretmen sayısı 350.000’e, atanamadığı için intihar eden öğretmen sayısı 34’e ulaştı. Atama bekleyen öğretmen adayı gençler; Bazen ne kadar çabalasak…
Kaybetme korkusu ve endişeyle bir şeylerin peşinde koşmak, bizi kendimizden uzaklaştırır. Başarı, para, sevgi… bir şeylerin peşine düşerseniz, kendinize arkanızı dönersiniz. Peşinde koştuklarınız sizden hızlı koşar, asla yakalayamazsınız. Hayattaki çabanız bir şeyleri elde etmek olmasın. İstediğiniz her ne ise inanır ve bedelini ödemeye razı olursanız size zaten gelecektir. Önemli olan kendimize yakın olmak, ruhumuzu bir…
“Ben sana demiştim” cümlesini çok kullanan insanlar kendi hayatlarına karşı korkak ve sorumsuzken, başkalarının hayatlarına karşı ilgili ve müdahalecidirler. Eğer birine “ben sana demiştim” diyerek başlayan ve yaptığının yanlış olduğunu, sizi dinlemesi gerektiğini ima eden cümleler kuruyorsanız, bilin ki o sizden bir adım öndedir. Çünkü her ne kadar beğenmeseniz de, belli ki diğeri harekete geçmiş…
Değişim insanın beyninde başlar. Yemek yeme şeklimiz alışkanlığa dönüşmüş bir davranış kalıbıdır ve biz davranışlarımızı değiştirebiliriz. Bunun için; Vazgeçmeniz gereken yiyeceklere değil, istediğiniz kiloya ulaştığınızda kavuşacağınız görüntünüze odaklanın. Canınız ne zaman zararlı ama sevdiğiniz bir yiyecek çekerse, hemen ideal kiloya kavuştuğunuz zamanki haliniz…i hayal edin. Eğer edemiyorsanız o kilodaki herhangi birinin fotoğrafına bakın. Daha iyi…
Hedef ve niyet ayrı şeylerdir. Hedefte benlik vardır, niyette teslimiyet. Hedeflerinizin peşinde hırsla değil, niyetlerinizin peşinde inançla yürüyün. Niyet ettiğimizde her şey kolaylaşır, hedef koyduğumuzda çok fazla direnç oluşur. Kişisel gelişim kitapları hedef koymanızı öğütlese de, hedefe kilitlenmek sizi acıya mahkum eder. Hedef koyduğunuzda teslim olamaz, hayatla bitmeyen bir kavgaya tutuşursunuz. En güzel şeyler biz…
Öyle bir hayat yaşıyorum ki, Cenneti de gördüm, cehennemi de. Öyle bir aşk yaşadım ki, Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de. Bazıları seyrederken hayatı en önden, Kendime bir sahne buldum oynadım. Öyle bir rol vermişler ki, Okudum okudum anlamadım. Kendi kendime konuştum bazen evimde. Hem kızdım hem güldüm halime Sonra dedim ki ‘ söz ver…
Hayatımız da dahil, sahip olduğumuz her şeyin bize emanet verildiğini yaşadıkça öğreniyoruz. Sıkı sıkı tutunduğumuz, muhtaç olduğumuzu düşündüğümüz, onsuz yapamam dediğimiz ne varsa bir bir elimizden gidiyor. Hayat; bağlanmak, ayrılmak, yeni bir şeye bağlanmak, ayrılmak ve yeniden bağlanmak… Ta ki hiçbir şeye onsuz yapamayacak kadar çok bağlanmamak gerektiğini anlayana kadar acıyla süren, sonrasındaysa özgürlüğün temiz…
Herkesin her söylediğini ve yaptığını ciddiye alıp kafanıza takarsanız hayat çekilmez olur. Çünkü insanlar konuşur; sizin hoşunuza gitmeyen ve bazen de hiç hak etmediğiniz şeyler söyleyebilirler. Bazı insanlar ve bazı zamanlar söz konusu olduğunda, “bana bunu nasıl yapar”, “bana bunu nasıl söyler” diye söylenip durmanın kimseye faydası yoktur. Şimdi o zamanlardan birine geldik. Bayram zamanları,…
Eğer bir ilişkiye “bu insan benim için ne yapabilir, bana ne verebilir, hangi fedakarlıklarda bulunabilir” diyerek başlıyorsanız hayal kırıklığı ve acı çok yakında gelecek demektir. Çünkü hiç kimse bu dünyaya bizim ihtiyaçlarımızı karşılamak için gelmemiştir. “Bizim kendimize veremediğimiz şeyi ilişkimiz bize veremez.” Kendi hakkımızda ne düşünüyorsak bir ilişki bize onu verir. Eğer kendimizle ilgili olumlu…
Kendini sevmek, kuru kuru kendimi seviyorum ve affediyorum demek değildir. Kendini sevmek, etkin bir şekilde kendine vermek, kendine özen göstermektir. Birine “seni seviyorum” deyip sonra da ona kötü davranırsanız o kişi sevginizin gerçek olduğuna inanır mı? Aynı şey kendiniz için de geçerlidir. Kendini sevmek kendine iyi davranmak, kendi ihtiyaçlarını karşılamaktır. Kendini seven insan sağlığına dikkat…
Ağır bir hastalık geçirmek ya da bir felaketi atlatmak, bizi hayata karşı çok daha cesur kılar. Gerçek trajedilerin sonrasında, hep yapmak isteyip de cesaret edemediğimiz şeyleri denemek için, kendimizde büyük bir güç buluruz.
Çok fazla suçluluk hissediyoruz. Ama sadece suç işlediğimiz, eksik olduğumuz ya da çocukluğumuzda utandırıldığımız için değil. En çok da yapabileceğimiz halde yapmaya cesaret edemediğimiz şeyler yüzünden, potansiyelimizi ortaya koyup, olmakla yükümlü olduğumuz kişi olamadığımızda, suçluluk duygusuna boğuluyoruz.
İnsan bir potansiyel olarak doğar. İnsan ve hayvan arasındaki en temel fark budur. Hayvan doğduğunda neyse, sonrasında da odur. Ama insan, içinde müthiş potansiyel barındıran bir tohumdur. Çiçeklenebilir ya da dağılıp gidebilir. Kendini bulamaz, olması gereken insan olamazsa, bu dünyada neye sahip olursa olsun, içinde hep bir boşluk hisseder. Potansiyelini gerçekleştirmek demek, dünyayı değiştirecek bir…
Bu dünyada hiçbir şey kalıcı değildir. Her şey geçer. Mutsuz, aldatılmış, kandırılmış, çok acı çekiyor olabilirsiniz. Her ne hissediyorsanız kabul edin ve sonuna kadar hissedin. Bilin ki geçecek.. Hayat akış demektir. İyi ya da kötü, hiçbir şey sonsuza kadar süremez. Kendimiz bile kalıcı değilken, kötü duygular yüzünden umutsuzluğa kapılmayın. Çünkü değişim ve geçicilik, bu dünyanın…
İnsanların kendi başlarına yapabilecekleri işleri, onlar adına sürekli üstlenmenin adı, yardım etmek değildir. Bunu yapmakta ısrar etmek, karşı tarafı her geçen gün acizleştirir. En sonunda yapabildiklerini yapamaz hale gelirler ve güçlerini ellerinden aldığınız için size karşı öfkeyle dolarlar. Siz de yaptığınız yardımların değeri bilinmediği için çok kızgın olursunuz.
Gerçekleri kabul etmemizi söylüyorlar. Oysa ömrümüzün yarısı boyunca gerçeğin ne olduğunu göremeyiz bile. Ve başımıza gelenlerin tamamen gerçek olduğunu idrak edene kadar, sağlıklı ve gerçekçi tepkiler veremeyiz. Olmaması gerektiği halde olup biten çok şey var etrafımızda. Yaşadığımız olaylara karşı “Ama bunun böyle olmaması gerekiyor” diyerek verdiğimiz savaşların kazanılması mümkün olmaz. Gerçekleri fark etmek ve, olması…
Birisine “senin yüzünden” dediğiniz anda, aslında ona şunu demiş olursunuz: “Sen çok güçlüsün ve ben çok acizim. Her şey senin yüzünden başıma geldiğine göre, sen tüm bunları benim başıma getirmeye muktedirsin. Bense bunlarla yıkılabilecek kadar güçsüzüm” Karşınızdakini suçladığınız sürece acizleşirsiniz. Yaşadığınız durumdan kurtulmak için sahip olduğunuz gücü giderek diğerine devredersiniz. Eğer biri yüzünden kötü duruma…
Başkalarının başarılarını engellemeye çalışan insanlar, farkına varmadan kendi başarılarını da engellerler. Başkalarının yolunda giden işlerini bozmaya çalışanlar, kendi işlerinin de bozulması için zemin hazırlarlar. Başkalarına düşmanlık eden, kendine düşmanlık etmiş olur. Enerjinizi sadece kendi elinizdeki işe odaklayın. Düşmanlık duygusu, kendi işinize odaklanmanıza izin vermeyecek kadar büyük bir enerji tüketicisidir. Başkalarının elde ettiği her şeyi gönülden…