Eminseniz
Bir şeyi doğru yaptığınıza inanıyorsanız kimsenin dönüp “doğru yaptın” demesini beklemeyin. Yaptığınız işlerle ilgili güçlü fikirleriniz olsun ve önce siz kendinize inanın. İşte o zaman başkasının ne düşündüğü sizi üzmez.
Bir şeyi doğru yaptığınıza inanıyorsanız kimsenin dönüp “doğru yaptın” demesini beklemeyin. Yaptığınız işlerle ilgili güçlü fikirleriniz olsun ve önce siz kendinize inanın. İşte o zaman başkasının ne düşündüğü sizi üzmez.
Sabah sabah çok düşünceli görünüyor değil mi? Hep düşünüp sonrasında karar alıp harekete geçmezseniz düşünceli görünürsünüz. Enerjiniz düşer, üstünüze bi tembellik çöker, isteksizlik başlar. Gereğinden fazla düşünmek harekete geçmek için lazım olan enerjiyi düşürür. Hayatta her şeyi düşünemez, her şeyi hesaplayamaz, bütün değişkenleri kontrol edemezsiniz. Enine boyuna düşün, kararını ver harekete geç. Göç yolda da…
İnsanların hataları üzerinden prim yapmaya, haklı olmaya, iyi görünmeye çalışmak ve bunun için de insanların hatalarını afişe etmek, her yerde anlatmak, altını kırmızı kalemle çizmek kötü ve itici bir davranıştır. Ne diyor Mevlana “insanların kusurlarını örtmekte gece gibi ol”. Atasözü ne diyor peki? “Eden kurtulurmuş da diyen kurtulmazmış” Yani insanlar hata yapanın değil hatayı söze…
Kaplumbağalar da kış uykularından uyanıp yollara çıktıklarına göre mevsimsel depresyonda riskli dönem gelmiş demektir. Orhan Veli’nin “beni bu güzel havalar mahvetti” demesi, eve ekmekle tuz götürmeyi böyle havalarda unutup işinden istifa ettiğini söylemesi boşuna değil yani. Gün ışığının artmasının melatonin seviyesine etkisi mevsimsel depresyonun önemli nedeni. Bunun yanında, geçmişinde depresyon öyküsü olanlar bahar depresyonuna daha…
❤Kendini feda etmek, aşırı özveride bulunmak sevgi değildir. ❤Aşırı endişelenmek sevginin kanıtı değildir. ❤Kıskanmak çok sevmekten değildir ❤Sitem sevgiden değildir ❤Üzerine titremek sevgi değildir ❤Her fırsatta aramak sevgiden değildir ❤Evli kalmak istemek sevgiyle ilgili değildir ❤Sevgi gösterisi yapmak sevmek değildir, gösteri yapmaktır ❤Onun iyiliği için, onun yerine kararlar almak, akıl vermek, işini kolaylaştırmak sevgi değildir…
Lafın yeri geliyor da hiç bir şey diyemeden öylece susuyorsun ya, uyu uyuyabilirsen ondan sonra. Tabi ki ağzımız dilimiz, söyleyecek sözümüz var. Sorun da bu ya zaten. Çok fazla duygu var kalbimizde sözcüklere sarılmış ve hepsi aynı anda ağzımızdan çıkmak için hücum edip boğazımızda düğüm oluyorlar. Ondan sonra hiçbiri çıkamıyor dışarıya. Boğazımızdaki yumruyla kalıyoruz öyle.…
Kötü söz sadece küfür müdür? Eğer bir insana ağza alınmayacak küfürler etmiyorsanız, her lafı söyleyebilir misiniz? Mesela, “o ne biçim elbise”, “ne sürdün sen yüzüne”, “hala mı ayrılmadın ondan”, “profil fotoğrafın da güzel çıktığını mı düşündün”… Yani bunun gibi kişinin seçimlerini, kararlarını, lakabını hedef alan bir sürü yıkıcı söz söyleyip, ondan sonra karşınızdaki kişi sinirlenince…
Özgüven ve özsaygıyı serumla bünyeye alamıyoruz. Bir kitap, bir kurs, bir telkinle de olmuyor. Bunun için bir çip de üretmedi bilim adamları. Hayal kurmaya cesaret ettiğimizde, hayalimizin peşinde koşmak için harekete geçtiğimizde, bu süreçte yaşayabileceğimiz acı, tereddüt ve dış dünyayla mücadele ederken karşımıza çıkacak her türlü üzüntüyü göze aldığımızda kendimizle gurur duyarız. İşte özgüven böyle…
Çocuklarınıza iyi bakın. Yedirin, giydirin, üstünü örtün, oyun oynayın, kurslara gönderin demiyorum. Bakın yani onlara. Bakın ve görün. Gözlerinin içine bakın. Anlayın. Ne hissediyor? Kızgın mı, yorgun mu, korkmuş mu, aciz mi? Çocuğunuzu görmekten korkmayın ve bunun için ona çok iyi bakın. Belki oraya baktığınızda kendi içinizdeki aciz çocukla karşılamaktan korkuyorsunuz. İyi bakın evet. Kendi…
Biten ilişkinin ardından; olmadı, yürütemedim, başaramadım diye kendinizi suçlamayın. Çünkü her ilişki iki kişiliktir ve ilişkinin iyiye doğru yol alması için her iki tarafın da aynı hızla kürek çekmesi gerekir. Taraflardan biri ilişki için kürek çekmiyorsa ya da ötekine çok güvenip kürekleri bıraktıysa olduğunuz yerde dönersiniz. Acaba siz hangi taraftasınız? Var gücüyle daha iyi bir…
İnsan sevdiğine mi sitem eder? Sitem sevgiden midir? Bence değildir. İnsan sevdiğine sitem etmez; sitem edip de sevdiğini üzmez. Sevgi ve sitem sözcükleri zaten yan yana bile gelemez. Çünkü sitem beklenti yüklüdür, almak odaklıdır; gerçek sevginin içinde ise beklentiye yer yoktur. Yani insan sevdiğine değil, daha fazla ilgi ve sevgi istediği kişiye sitem eder. Sitem…
Birisine çok kızdığınızda, sürekli onun aleyhinde konuştuğunuzda, çok öfkelenip çok sinir olduğunuzda geriye ne kalır? Olumlu duygular, sevgi, merhamet ve hatta acıma. Oysa ki size zarar vermiş ve kendinizi korumanız gereken birine üzülmek ve acımak istemiyorsunuzdur. Olayın mağduru sizsinizdir. Bunu her yerde dile getirirmişsinizdir. Ama dizginsiz şekilde ifade edilen bu kadar öfke ve nefret duygusundan…
Çok düşününce karar alamıyor insan hatta yerinden kımıldayamıyor. Çünkü akıl ve mantığın sesi, insana her zaman tehlikeleri kötülükleri fısıldıyor. Çok düşününce olmazları görüyorsun da nasıl olurun cevabını bulamıyorsun. Olmaz çünkü şöyle, olmaz çünkü böyleler yiyor kafanın etini. Aman boşver diyorsun ve bırakıyorsun. Böyle kalalım daha iyi. Sonuçta akıl var mantık var diyorsun ya da sen…
“Bir ortama girince susuyorum, konu açamıyorum, ne konuşacağımı bilemiyorum” diyenler oluyor. Konu bulamayınca da kendisi hakkında konuşuyor ve daha sonra çok fazla açık verdiği için pişman oluyor. Keşke onu söylemeseydim, bunu niye anlattım… Şimdi birincisi: illa ki konuşmamız gerekmiyor. Susabiliriz. Ama yok ben sessizliğe dayanamıyorum bana fenalık geliyor diyorsanız da o anki durumu konuşun. Aslında…
Yılın son günü. Yeni yıl dileklerimiz var hepimizin, yeni yıldan beklentilerimiz var. Ama kafalar aynı kaldıktan, düşünceler değişmedikten sonra takvimde değişen sayıların bize bir şey getirmediğini de biliyoruz. O zaman yeni yılda yeni düşüncelere kapımızı açalım. Zihnimizi ve bedenimizi daha esnek tutalım, olaylara geniş açıdan bakalım. Farklı olana saygı duyalım. Kabullenici olmanın anlamı aynı fikirde…
Alınganlık çok fena birşey. Ömür törpüsü. Bana mı dedi, beni mi kastetti, bu laf bana mı geldi, ben burdayım diye mi içeri girmedi… kendinizi yemeyin. Üstünüze alınmayın, meseleleri çok da kişisel algılamayın. Bunca soğuğu üzerine alınmayıp, hala hayatta kalan şu ayçiçeği gibi olun mesela. Kendiniz için yeni yıl dileklerinizden biri de alınganlığınızı yenmek olsun. Sevgilerimle💕…
Çocukları, çiçekleri, hayvanları bir de ağaçları sevsek yeterdi aslında.
Sevdiklerimizin mutluluğu için bir şey yapmak bize iyi gelir. Ama bu bir görev ve sorumluluk haline gelirse, memnun etmeye çalıştıklarımız giderek daha talepkar olursa öfkeleniriz. İnsanları memnun etmek sizin sorumluluğunuz değildir. İnsanlar için her ne yapıyorsanız gerçekten istediğiniz için ve kendi sorumluluklarınızı ihmal etmeden yapın. Küçük bir hatırlatma olsun bugün için. Sevgiler selamlar 🙋
Curabitur ut eros ac lacus rutrum auctor quis et turpis. Vivamus pharetra viverra nisi, nec viverra tortor hendrerit ac. Morbi mollis tortor et mi bibendum, sed pretium justo efficitur. Donec massa tellus, tempor ut diam ac, faucibus eleifend sem. Sed pellentesque ultricies lorem, a rutrum magna sagittis sed. Etiam molestie lacus ac consequat viverra. Nulla…
Curabitur ut eros ac lacus rutrum auctor quis et turpis. Vivamus pharetra viverra nisi, nec viverra tortor hendrerit ac. Morbi mollis tortor et mi bibendum, sed pretium justo efficitur. Donec massa tellus, tempor ut diam ac, faucibus eleifend sem. Sed pellentesque ultricies lorem, a rutrum magna sagittis sed. Etiam molestie lacus ac consequat viverra. Nulla…
Proin id malesuada nunc. Nulla faucibus non felis quis ornare. Quisque tristique ac sapien eu tempor. Duis vel dapibus lacus.
Aliquam pharetra, sapien non egestas interdum, dolor odio suscipit risus, eu iaculis elit nisi ac lectus. Cras vulputate, arcu sit amet cursus malesuada, nisi nisl dapibus elit, sed feugiat ligula mauris non magna. Sed mattis, nulla eget pretium tincidunt, lorem tellus feugiat ante, id tincidunt lorem odio a erat.
Quisque a massa facilisis, pellentesque tellus sit amet, egestas ipsum. Mauris sodales convallis cursus. Fusce efficitur euismod massa nec hendrerit. Duis aliquet erat nulla.
Sed volutpat dolor mauris, ut scelerisque justo tincidunt non. Morbi ut faucibus lectus, at rutrum lectus. Donec lacinia enim vulputate ex egestas dictum.
Quisque a massa facilisis, pellentesque tellus sit amet, egestas ipsum. Mauris sodales convallis cursus. Fusce efficitur euismod massa nec hendrerit. Duis aliquet erat nulla.
Bağışlamak lazım, affetmek ve kalbi korumak. Ama öyle affettim demekle de olmuyor ki bu işler. Kızdığınız birini affetmeye giden yol önce inkar etmeyi bırakmakla ve başımıza geleni kabullenmekle başlıyor. Sonra bol miktarda öfke çıkıyor açığa. Sonra öfkeden yorgun düşüyorsun; hüzün keder belki de hafif çaplı depresyon beliriyor bünyede. Takıntılar başlıyor, pazarlık yapıyorsun inandığın şeyle. Sonra…
Sevdiklerimizin mutluluğu için bir şey yapmak bize iyi gelir. Ama bu bir görev ve sorumluluk haline gelirse, memnun etmeye çalıştıklarımız giderek daha talepkar olursa öfkeleniriz. İnsanları memnun etmek sizin sorumluluğunuz değildir. İnsanlar için her ne yapıyorsanız gerçekten istediğiniz için ve kendi sorumluluklarınızı ihmal etmeden yapın. Küçük bir hatırlatma olsun bugün için. Sevgiler selamlar 🙋
Alınganlık çok fena birşey. Ömür törpüsü. Bana mı dedi, beni mi kastetti, bu laf bana mı geldi, ben burdayım diye mi içeri girmedi… kendinizi yemeyin. Üstünüze alınmayın, meseleleri çok da kişisel algılamayın. Bunca soğuğu üzerine alınmayıp, hala hayatta kalan şu ayçiçeği gibi olun mesela. Kendiniz için yeni yıl dileklerinizden biri de alınganlığınızı yenmek olsun. Sevgilerimle💕…
İnsanları incitecek sorular sormayın. İnsanları zor durumda bırakan, utandıran sorular. Meraklı sorular. Hiç bir amacı olmayan çoğu zaman meraktan ya da laf olsun diye sorulan sorular. Çocuk yok mu? İkinci ne zaman geliyor? Evlenmiyor musun daha? Neden evlenmiyorsunuz? Kilo mu aldın? Kaç paraya aldın? Ve daha böyle bir sürü soru yazabilirim. Soruyu soranın belki kötü…
“Bir ortama girince susuyorum, konu açamıyorum, ne konuşacağımı bilemiyorum” diyenler oluyor. Konu bulamayınca da kendisi hakkında konuşuyor ve daha sonra çok fazla açık verdiği için pişman oluyor. Keşke onu söylemeseydim, bunu niye anlattım… Şimdi birincisi: illa ki konuşmamız gerekmiyor. Susabiliriz. Ama yok ben sessizliğe dayanamıyorum bana fenalık geliyor diyorsanız da o anki durumu konuşun. Aslında…
Çok düşününce karar alamıyor insan hatta yerinden kımıldayamıyor. Çünkü akıl ve mantığın sesi, insana her zaman tehlikeleri kötülükleri fısıldıyor. Çok düşününce olmazları görüyorsun da nasıl olurun cevabını bulamıyorsun. Olmaz çünkü şöyle, olmaz çünkü böyleler yiyor kafanın etini. Aman boşver diyorsun ve bırakıyorsun. Böyle kalalım daha iyi. Sonuçta akıl var mantık var diyorsun ya da sen…
Birisine çok kızdığınızda, sürekli onun aleyhinde konuştuğunuzda, çok öfkelenip çok sinir olduğunuzda geriye ne kalır? Olumlu duygular, sevgi, merhamet ve hatta acıma. Oysa ki size zarar vermiş ve kendinizi korumanız gereken birine üzülmek ve acımak istemiyorsunuzdur. Olayın mağduru sizsinizdir. Bunu her yerde dile getirirmişsinizdir. Ama dizginsiz şekilde ifade edilen bu kadar öfke ve nefret duygusundan…
İnsan sevdiğine mi sitem eder? Sitem sevgiden midir? Bence değildir. İnsan sevdiğine sitem etmez; sitem edip de sevdiğini üzmez. Sevgi ve sitem sözcükleri zaten yan yana bile gelemez. Çünkü sitem beklenti yüklüdür, almak odaklıdır; gerçek sevginin içinde ise beklentiye yer yoktur. Yani insan sevdiğine değil, daha fazla ilgi ve sevgi istediği kişiye sitem eder. Sitem…
Biten ilişkinin ardından; olmadı, yürütemedim, başaramadım diye kendinizi suçlamayın. Çünkü her ilişki iki kişiliktir ve ilişkinin iyiye doğru yol alması için her iki tarafın da aynı hızla kürek çekmesi gerekir. Taraflardan biri ilişki için kürek çekmiyorsa ya da ötekine çok güvenip kürekleri bıraktıysa olduğunuz yerde dönersiniz. Acaba siz hangi taraftasınız? Var gücüyle daha iyi bir…
Çocuklarınıza iyi bakın. Yedirin, giydirin, üstünü örtün, oyun oynayın, kurslara gönderin demiyorum. Bakın yani onlara. Bakın ve görün. Gözlerinin içine bakın. Anlayın. Ne hissediyor? Kızgın mı, yorgun mu, korkmuş mu, aciz mi? Çocuğunuzu görmekten korkmayın ve bunun için ona çok iyi bakın. Belki oraya baktığınızda kendi içinizdeki aciz çocukla karşılamaktan korkuyorsunuz. İyi bakın evet. Kendi…
Özgüven ve özsaygıyı serumla bünyeye alamıyoruz. Bir kitap, bir kurs, bir telkinle de olmuyor. Bunun için bir çip de üretmedi bilim adamları. Hayal kurmaya cesaret ettiğimizde, hayalimizin peşinde koşmak için harekete geçtiğimizde, bu süreçte yaşayabileceğimiz acı, tereddüt ve dış dünyayla mücadele ederken karşımıza çıkacak her türlü üzüntüyü göze aldığımızda kendimizle gurur duyarız. İşte özgüven böyle…
Kötü söz sadece küfür müdür? Eğer bir insana ağza alınmayacak küfürler etmiyorsanız, her lafı söyleyebilir misiniz? Mesela, “o ne biçim elbise”, “ne sürdün sen yüzüne”, “hala mı ayrılmadın ondan”, “profil fotoğrafın da güzel çıktığını mı düşündün”… Yani bunun gibi kişinin seçimlerini, kararlarını, lakabını hedef alan bir sürü yıkıcı söz söyleyip, ondan sonra karşınızdaki kişi sinirlenince…
Sed volutpat dolor mauris, ut scelerisque justo tincidunt non. Morbi ut faucibus lectus, at rutrum lectus. Donec lacinia enim vulputate ex egestas dictum.
Rahmetle, şükranla, saygıyla anıyoruz.
Hata yapmak insanın değerinden bir şey eksiltmez, onun yetersiz olduğunu göstermez. Hata yapmak bir kişilik kusuru değildir. Ancak hata yapınca gerçekten üzülmek ve özür dilemek yerine kendini haklı çıkaracak şekilde konuşup karşısındakini büsbütün üzmek kişilik bozukluğunun bir işareti olabilir.